sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Röportaj 04 Aralık 2020

Başarılı Gazeteci Mustafa Kılıç Sinemaport'a Konuştu!

Yazar, gazeteci, menajer, basın danışmanı olan Mustafa Kılıç çıkardığı kitaplar ve yaptığı projelerle kendinden sıkça söz ettirmeye devam ediyor. Sinemaport’tan Meryem Tanrıverdi’ye konuşan Mustafa Kılıç, kitaplarını, gazetecilik serüvenini ve yeni projelerini anlattı.

Merhabalar. 3 tane kitabınız var. Öncelikle bu kitapları kaleme alırken hisleriniz neydi ve hedeflediğiniz kitle kimlerdi? Yeni bir kitap düşünceniz var mı?

2011 yılında üniversiteden mezun olduktan hemen sonra medyada çalışmaya başladım. Çocukluk hayalimdi gazeteci olmak… Gazeteci olmaya başlar başlamaz gündeme oturan haberler yapıyordum. O süreçte kendime hedef koymuştum. Gazeteciliğimin ilk yılında ilk kitabımı çıkarmak gibi… Hedefimi gerçekleştirdim ama biraz rötarlı oldu. O zamanlar kitabı yazar yazmaz basılacağını düşünüyordum fakat süreç öyle ilerlemiyordu. Kitabı yayına hazır hale getirmek, yayınevinin planlamasını beklemek epey zaman aldı diyebilirim. 2012 yılında çıkarmayı beklediğim kitap hedefim 2013 Nisan ayına kalmıştı. Gündem ve siyaset alanında yazdığım “Türk Sorunu” adlı kitabım söyleşilerden oluşan bir eser… Oldukça yorucu ve kapsamlı bir çalışma gerektiren bir kitaptı. Ama ilk göz ağrımdı. Kitap okumayı seven biri olarak kendi kitabımı elime almanın o ilk heyecanını asla anlatamam, tarifi mümkün değil… 2014 yılında ise o dönemlerde çalıştığım gazetede yaptığım “Çözüm Süreci” yazı dizimi kitaplaştırmıştım. Kitabımın ismi ise; “Köprüden Önce Son Çıkış Çözüm Süreci” olmuştu. Aynı yılın Kasım ayında ise diğer kitabımı çıkardım.

O dönemin gündemindeki konuları ele almıştım. Yeni kitap fikrim var. Hatta yazmıştım bilgisayarımın üzerine dökülen portakal suyu neticesinde hepsini kaybettim. Kurtaramadım. Kitabın ismi ise “Boğazımda Biri Var” olacaktı. Ruhen ve manen kendimi hazır hissettiğimde belki yeniden kaleme alırım… Yazmak benim için bir terapi gibidir… Haykırmak istediğini kağıda döküyorsun ve basılmadığı sürece de Silivri soğuğunu hissetmiyorsun…

Gazeteci olmak hayaliniz miydi? Bu işten mutlu musunuz?

Gazetecilik çocukluk hayalimdi. İlkokulda öğretmenler “büyüyünce ne olacaksın?” diye sorduklarında bir keresinde gazeteci olacağım demiştim ve sınıfta herkes gülmüştü… Halbuki onlar avukat olacağım, hakim olacağım dediğinde ben gülmemiştim ülkede adalet olmamasına rağmen… Her neyse gazetecilik bizim oralarda (Şanlıurfa- Birecik) pek bilinen ve sevilen bir meslek değildi. Onlara göre doktor, avukat ya da öğretmen olmalıydın. O gülüşten sonra bir daha gazeteci olacağım dememiştim. Bundan sonra öğretmen olmak istiyorum diyerek hep yalan söylemek zorunda bırakıldım.

Gazeteci olmaktan mutluyum. Kendimi dayatılan medyadan kurtarıp kendi kafama göre yeni bir medya alanı açtım, açmaya çalışıyorum. Mesleğim güzeldir, göze batmadığın sürece.

“BENİ ZORLAYAN PATRONAJ DAYATMASIDIR”

Medya sektöründe sizi en çok zorlayan durum nedir?

Beni en çok zorlayan patronaj dayatmasıydı. Milli Gazete’de çalıştığımda onların dünya görüşünün dayatılması, Milat Gazetesinde çalıştığımda “İktidar güzellemesinin” istenmesi, Akşam’da ise yıllar önce attığım bir tweetten dolayı kovulmam dışında zorlayan bir şey olmadı. Mesleğimi icra etmem zorlamadı, patronajın ideolojik saplantılarının üzerimde baskı uygulaması rahatsız etti ve zorladı!

Edebiyat, gazetecilik ve röportaj arasında sizce bir bağ var mı? Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Edebiyat gazeteciliği besleyen en önemli noktalardan biridir. Bir gazetecinin beslenme kaynaklarının en önemlisi felsefe diğeri ise edebiyattır. Sorgulamak, mesleği var eder. Edebiyat ise onu en güzel şekilde okuyucuya iletmeyi sağlar. Bu bağlamda edebiyat ve gazetecilik birbirine bağlıdır diyebiliriz…

“GERÇEK VE KURGUYU AYIRT ETMEMİZ GEREKİR”

Okullarda Medya Okuryazarlığı dersinin verilmesini çok istiyormuşsunuz. Bu konuyu biraz açar mısınız? Neden Medya Okuryazarlığı dersi verilmeli?

Türkiye’de bu elzem bir durum halini aldı. Örneğin bir dizi izleyicisi diziye saplanıp kalabiliyor, ya da filme ve ya bir Show programına… Medya okuryazarlığı insanlara bunun hayal ürünü olduğunu, bu yapılanların sadece zamanınızı geçirmeniz için yapıldığını net bir şekilde anlatan şeydir. İnsanlar, oyuncuların canlandırdığı karakterler olduğunu düşünüyor. Evet, bu internetin, sosyal medyanın geliştiği bu çağda bile hala gerçek ve kurguyu ayırt edemeyen kişilerle karşılaşıyorum ki bunlar azımsanacak bir oranda da değiller. Bundan dolayı devletin buna bir el atıp yetişkinler için halk eğitim merkezlerinde çocuklar için ise okullarda medya okuryazarlığı dersini zorunlu kılmalı… Aksi halde izledikleri dizi ya da sinema filmlerinden sonra beline silah ya da bıçak takıp mafyacılık yapmaya devam ederler.

Gazetecilik dışında menajer, basın danışmanı, sunucu ve yazar olduğunuzu da biliyoruz. Bu süreç nasıl gelişti?

Gazetecilik konusunda özgürleşince yani kendi alanımı kendim yaratmaya karar verdikten sonra bazı sanatçılardan menajerlik teklifi aldım. Uzun süre teklifleri kabul etmedim. Daha sonra sevdiğim bazı sanatçı dostlarımın menajerliğini üstlendim. Fakat birincil işim o değil. Basın danışmanlığı konusuna gelince; Halkla İlişkiler mezunuyum, kariyer planı ve iletişim danışmanlığı benim mesleğim, gazetecilikle de ilintili olduğu için zaman zaman bu tür görevleri de üstlendim. Diğer bir deyişle “taş mı yiyelim ”… Sözün özü menajerlik ve danışmanlığı para kazanmak için yaptım. Sunuculuk ve yazarlığı ise tamamen işim olduğu için çok ama çok severek yapmaya devam ediyorum.

Mesleklerinizin birbirine etkisi oluyor mu?

Evet hepsi birbiriyle oldukça ilintili… Halkla İlişkiler mezunuyum, gazetecilik, iletişim danışmanlık, menajerlik, organizasyon bunların hepsi aynı alanın farklı kolları… Ama gazetecilik ilk tercihimdir. Diğerlerini mecbur kaldıkça yapıyorum.

“DERGİDE BİRÇOK ÖNEMLİ YAZARIMIZ OLACAK”

Dizi, sinema ve edebiyat alanında dijital bir dergi çıkaracağınızın bilgisini aldım. Dergide hangi yazarları göreceğiz ve dergiyi ne zaman okuyacağız?

Evet, müthiş bir heyecan yarattı benim için… Beni yakından tanıyanlar bilir üretmeyi çok severim ve oldukça işkolik biriyimdir. Dergimizin ismi RECORD… Sevgili dostum ve ortağım İbrahim Turan’la birlikte çıkarıyoruz dergiyi… Dizi, sinema, müzik ve edebiyat olacak. Sanatı seviyorum o alanda bir şeyler yapmak beni çok rahatlatıyor. Dergimiz dijital bir dergi olacak. Dergilik gibi platformlarda ücretsiz olarak yayınlanacak. Bu arada şunu da belirtmeden edemeyeceğim dergimizin tasarımını işinde oldukça iyi bir isim olan Ali Şenocak yapacak… Dergimizin ilk sayı kesinleşen yazarlarımız; Gökhan Horzum, Halil Tekeş, Birgül Ulusoy, Ömer Fikret Şen, İbrahim Turan, İrem Altuğ, Ali Mert Alan, Osman Palabıyık gibi isimler var… Bunlara yenileri de eklenecektir.

Daha Neler Youtube kanalınızı gün geçtikçe genişletiyorsunuz. Daha Neler Pazar Alışveriş sitesi kurmuşsunuz. Sitede ne tür ürünler olacak?

YouTube benim için bir tutkuya dönüştü. İstediğim videoyu paylaşıyorum, istediğim an yayın açıyorum. Patron yok, müdür yok, egosantrik yöneticiler yok tamamen özgürüm. Güzel gidiyor umarım daha iyi olur. Bu röportajı okuyacak herkesi Daha Neler kanalımıza abone olmaya bekliyoruz.

Daha Neler Pazar’da kadın ve erkek giyim ağırlıklı olacak belki ilerde yeni şeyler de ekleriz…

Yakın gelecekte başka ne tür projeleriniz var?

Kendi markamı yaratmak gibi bir planım var. Kaliteli, güvenilir ve yaratıcı fikir ve içeriklerin yer alacağı dijital medyanın adımlarını atmaya başlıyoruz. Gelecekte onu daha da büyütmeyi planlıyorum.

“BİR GÜN BUNLAR BENİM ARKADAŞIM OLACAK”

Unutamadığınız bir anınızı paylaşmak ister misiniz?

Üniversite sınavlarına hazırlandığım dönemde küçük bir çalışma odam vardı. Odanın iki duvarı yer yataklarıyla, bir duvarı eski model bir elbise dolabıyla kaplıydı. Geriye sadece bir duvar kalmıştı orası da hayallerim ve ders notlarımla kaplıydı. Ders aralarında salona geçer çay içerdim. Annem genelde dizi izlerdi o saatlerde, anneme izlediği dizideki oyuncuları göstererek “Bir gün bunlar benim arkadaşım olacak” demiştim. Zaman geçti yıllar geçti ve medya sektöründe sanat camiasıyla iş yapmaya başladım. Tabi o odamın boş kalan duvarlarına da gazeteci olup sanatçıların, siyasetçilerin bilinmeyen, insani yönlerini halkla buluşturacağımı yazmıştım. Zamanla gerçekleştiğini gördüm. Hayal kurmak ve onun için emek harcamak mutlaka size karşılığını aldırıyor. Yeter ki umudunuzu yitirmeyin…

Bu röportaja bir soru ekleyecek olsaydınız bu soru ne olurdu?

Bir kuş misali yaralandığın, kanatlarının kırıldığı ve bir daha asla uçamayacağım, düştüğüm yerden kalkamayacağım duygusuna kapıldığın oldu mu?

SİNEMAPORT - Meryem Tanrıverdi