sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Röportaj 19 Nisan 2021

Hiç Dizisinin Yıldızı Ecem Gümüşsu, Sinemaport'a Konuştu!

Merhaba Ecem Hanım, Sinemaport'a hoş geldiniz. Öncelikle sizleri tanımayanların daha yakından sizi tanıyabilmesi için biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Merhabalar… Ben Ecem Gümüşsu. 22 yaşındayım. İzmir doğumluyum. Oyunculuk serüveninde kendimi daha çok geliştirebilmek için 4 yıl önce İstanbul’a geldim. Şu an İstanbul Okan Üniversitesi Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde okuyorum. [caption id="attachment_23572" align="alignnone" width="1092"] Fotoğraf: Berkay Gülüm[/caption] İçinde bulunduğumuz pandemi koşulları sizi nasıl etkiledi? Pandemiden hemen önce bir tiyatro oyununun uzun ve sabahlamalı prova sürecindeydim ve maalesef bu kadar emek verdiğimiz oyunu iki kez oynayabildik. Hayatımın en aktif ve sosyal zamanından sonra birden eve kapanmak herkes gibi beni de psikolojik olarak çok etkiledi. Uzun uzun sadece duvara baktığım günler oldu çünkü hayatım boyunca hayalini kurduğum mesleği yapabilecek miyim artık onu bile bilmiyordum. Daha sonra bir şeyler yazmaya başladım, herhangi bir şey için değil yalnızca kendi duygularımı ifade edebilmek içindi. Beni karamsarlıktan çıkaran ilk şey bu oldu sonra beni motive edebilecek bir çok aktivite bulmaya başladım. Oyunculuk hayatına nasıl başladınız? Bu mesleğe ilginiz ne zamandır var? 9 yaşında öğretmenimin yönlendirmesiyle tiyatro kursuna başladım ve o zamandan beri hiç ara vermeden devam ettim. Lise döneminde Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosunda kursiyerliğe başladım burada bir çok oyunda oyuncu olarak yer aldım ve reji asistanlığı yaptım. Bu süreçte aslında sadece oyunculuğa değil yönetmenliğe de ilgim olduğunu keşfettim bununla ilgili kendimi geliştirmeye çalıştım. İzmir’i çok sevmeme rağmen hem yeni tanışıklıklar hem yeni biçimler görebilmek için İstanbul’a geldim. Bir süre BKM Uniq Hall’de Çok Güzel Hareketler Bunlar ekibiyle gösterilere çıktım, daha sonra konservatuvar eğitimime başladım. [caption id="attachment_23571" align="alignnone" width="1092"] Fotoğraf: Berkay Gülüm[/caption] Şimdilerde Blu Tv'de yayınlanan gençlik dizisi olan Hiç projesinde sizleri izlemekteyiz. Bu projeyle ilgili neler söyleyebilirsiniz? Projeden beklentileriniz neler? Onur Dur’un senaryosunu yazdığı, Can Teker’in yönettiği ve Sıfır Bir Yapım’ın yapımcılığını üstlendiği Hiç dizisi benim ilk dizim o yüzden de benim için çok önemli ve değerli bir iş oldu. Dizinin konusunu ilk duyduğumda beni en etkileyen şey öğrenciliğin bize hep aktarılmaya çalışıldığı gibi renkli hayatlarla sınırlıymış gibi işlenmemesi oldu. Hepimizin yaşadığı zorbalık, sınıf ayrımı gibi kavramlara yer veriliyor dizide ve izlediğimiz karakterler doğru olsun yanlış olsun kendi çözümlerini kendileri arıyorlar. Oynadığım Eylül karakteri ise tüm sorunları öfkeyle, kavgayla çözmeye çalışıyor. Pek de renkli olmayan bir dünyaya konuk oluyoruz aslında Hiç’te ve karakterlerimizin hatalarını, yaşam mücadelelerini görüyoruz. Bundan sonra içinde bulunmak istediğiniz bir proje ya da çalışmak istediğiniz bir yönetmen var mı? Kariyeriniz adına ne gibi adımlar atmak istersiniz ? Benim için tek tipleşmemek ve sınırsız olmak hem insan olarak, hem de oyuncu olarak çok önemli bir şey. Olabildiğince farklı ve derinlikli hayat hikayelerini canlandırmak istiyorum. En sevdiğim filmlerden biri olan Sarmaşık’ın yönetmeni Tolga Karaçelik’le çalışmak, onun kurduğu bir dünyada yer almayı çok isterim. [caption id="attachment_23573" align="alignnone" width="1092"] Fotoğraf: Berkay Gülüm[/caption] Oyunculuk yaşamınızda “keşke ben oynasaydım” dediğiniz bir rol, proje/karakter var mı ? Tabi ki izlediğim her şeyi acaba ben oynasaydım nasıl oynardım diyerek izliyorum… Kendi jenerasyonumda en sevdiğim oyunculardan biri olan Zendaya’nın başrolünde yer aldığı Euphoria’da Rue karakterini oynamayı çok isterdim doğrusu. Diziyi izlememiş olanlara dolaylı yoldan önermiş olayım; renkleri, müzikleri, oyunculukları çok etkileyici. Pandemi dönemiyle birlikte son zamanlarda artan neredeyse her evde olan dijital içerik izleme platformları hakkında ne düşünüyorsunuz? Senaryoların sansürle karşılaşmamasından dolayı içeriklerin çok daha renkli ve kaliteli hale geldiğini düşünüyorum. Dizi sürelerinin daha kısa olmasından dolayı çalışma şartları da tabi ki daha iyi. Fakat iyi yanları olduğu kadar kötü yanları da var, mesela artık koltuğumuzdan kalkıp süslenip sinemaya, tiyatroya gitmiyoruz dijital platformlardan bir film seçip izleyiveriyoruz, filmlerin internet ortamına düşmesini bekliyoruz, oturup dizilerin koca bir sezonunu bir günde izliyoruz, tüketiyoruz. Hızlıca tükettiğimiz diziler, filmler üzerine pek düşünmüyoruz, tartışmıyoruz. Bir oyuncu olarak çağa ayak uydurmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum ama bence sanatın büyülü yanını korumaya devam etmeliyiz. [caption id="attachment_23574" align="alignnone" width="1092"] Fotoğraf: Berkay Gülüm[/caption] Boş zamanlarınızda neler yaparsınız hobileriniz, ilgi alanlarınız var mı ? Sanırım tiyatro sanatının tüm yönleriyle ilgileniyorum ve çok keyif alıyorum bir metne kağıt üzerinde reji yapmak, klasik bir metni, çağdaşlaştırıp uyarlamak. Senaryo yazmak. (ve hatta en büyük hayalim senaryosunu yazdığım bir filmi yönetmek.) Eskiden yüzmeyi çok severdim fakat malum pandemi… Şimdi onun yerine piyano çalmayı öğreniyorum ve evde oturup puzzle yapıyorum :) Son olarak Sinemaport okuyucularına neler söylemek istersiniz? Öncelikle bu güzel röportaj için Sinemaport ailesine ve okuyanlara çok teşekkür ederim. Bu aralar her sabah Bertolt Brecht’in bir lafıyla uyanıyorum bu zorlu günlerde bana umut oluyor, son olarak sizinle onu paylaşmak istiyorum: “Bakarsın bir mucize olur!"