sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Eleştiri 12 Mayıs 2020

Stephen King'in Romanından Uyarlanan Film Dr. Uyku'yu İnceledik!

Oculus (2013), Hush (2016) ve Gerald's Game (2017) filmlerinden tanıdığımız  Mike Flanagan büyük uğraşlarla Stephen King'i ikna ederek "Doctor Sleep" filmini çekmeyi başarmış. Stephen King, The Shining'i yazdıktan sonraki bir imza gününde The Shining’in çocuk karakteri olan Danny Torrance'a ne olduğu hakkında bir soruyla karşılaşmış. Bu ve bunun gibi sorular çoğaldıkça yazar Doctor Sleep romanının yazılmasına karar vermiş. Doctor Sleep, The Shining filminden (ve Stephen King romanından) hatırladığımız küçük Danny Torrance’ın sahip olduğu ‘parıltıyı’ yetişkin yaşamında nasıl kullandığını anlatıyor…ve ‘parıltıya’ sahip olan diğer insanlarla ilişkisini de.

Filmi izlemeden önce kafamda dolanan ve korktuğum soru şuydu: “Bu kadar çok sevdiğim The Shining’i hangi biçimde kullanacaklar?”. İki şekilde kullanabilirlerdi: 1) Bütün film boyunca küçük küçük çıkan ve gözümüzün içine bakarak ‘Shining’i unutmadınız değil mi?’ diyerek, filmin kendi sesini bulamamasını itecek göndermeler. 2) Çok nadir ve ince film ve kitap referanslarıyla sadece bu hikâyenin gerçek hayranların gözlerini doyuracak göndermeler. film karakterlerini, hikayesini bize tanıtırken gerçekten çok başarılı. Ve üç ana karakter etrafında yoğunlaşan bir hikâyeyi toparlamak ve daha da önemlisi her üç karakter için de seyircinin önemsemesini sağlamak çok zor bir görevdir. Yazar ve yönetmen Mike Flanagan bunu başarıyor. Ancak filmin yaşadığı sıkıntı, ilk yarısında tanıttığı karakterler ve evrene bizi gerçekten bağlıyor. (Bu güzel bir başarı) Fakat devamında ise bize Shining filminden göndermeler ve yeniden canlandırmalar yapınca bizi filmin dışına çıkartıyor. ‘Ya bu herif ona benzemiyor, bak burası bir önceki filmde şeydi’ tarzında cümleler kurmamızı sebep olarak, gerçekten nereye varacağını merak ettiğimiz hikâyeden uzaklaştırıyor. Yani film ‘kendisi’ olduğu zaman çok daha akıcı fakat Shining olmaya çalıştığı zaman sadece bir ‘benzetme’ olarak kalıyor. Filmi, özel olarak bir gerilim ya da korku filmi olarak değil değil de, olay örgüsü iyi kurulmuş bir film gibi izlemek gerektiğini düşünüyorum. Ben filmi beğendim, sonuçta Kubrick gibi deha bir yönetmenin ayak izlerini takip etmek gibi bir zorunluğu olan bir yapıt. Film Cameo'ları, göndermeleri ve film biçimiyle benden 10/7.5 puan aldı.
Yazan : Mehmet Cuma Keklik - SinemaPort