sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Röportaj 30 Ocak 2021

Tövbeler Olsun Dizisinin Anıl'ı Batuhan Aydar Sinemaport'un Konuğu Oldu!

  1. Merhaba Batuhan Bey sinemaporta hoş geldiniz öncelikle nasılsınız. Sizleri tanımayanların daha yakından tanıyabilmesi için biraz kendinizden bahseder misiniz? Batuhan Aydar Kimdir?
Merhabalar, hoş buldum. Sizlerle bir araya geldim daha iyi oldum. Ben Batuhan Aydar. 9 Ağustos 1990 yılında İstanbul’da doğdum, babam Adana doğumlu fakat öncesinde atalarım, dedelerim çok uzun yıllar Selanik’te yaşamışlar. Benim memleket durumu biraz karışık anlayacağınız:) Anadolu Üniversitesi Radyo ve Televizyon Programcılığı mezunuyum. İsterseniz giriş kısmını hızlı geçelim diğer sorularda kendimi uzun uzun anlatayım.
  1. Sizi ilk olarak 1995 yılında, yönetmenliğini Abdullah Oğuz’un yaptığı, dönemin ödüllü klibi olan Demet Sağıroğlu’nun unutulmaz“Arnavut Kaldırımı” klibindeki şapkalı küçük çocuk olarak tanıdık ve çok sevdik şimdi o günlere tekrar geri dönecek olursak “Arnavut Kaldırımı” klibinde rol almanız nasıl olmuştu. O zamanları hatırlayabiliyor musunuz?
  Kameralarla ilk tanışmam daha öncelere dayanıyor esasında. 6 aylıkken “ACE” reklamında oynamışım, bu da ailemin tanıdığı bir ajans sahibi sayesinde olmuş. Sonrasında da devamı gelmiş. Hani meslek büyüklerimiz uzun sanat hayatlarının, uzunca yıllarını kutlarlar ya ben de bu sene sanat hayatımın 30.cu yılını kutluyorum:) Tabii bu işin şakası ama kameralarla haşır neşir olmam çok uzun seneler alıyor  
  1. Oyunculuk sizin için nasıl başladı. Nasıl karar verdiniz?
Esasında bir önceki soruda da açıkladığım gibi buna ben karar vermedim. Benim adıma karar verildiğinde henüz emeklemeyi bile beceremiyordum:) Gençliğimin ilk yıllarında birçok iş denedim ama daima en mutlu olduğum yer kamera önü oldu.  
  1. Şuan içinde bulunduğumuz pandemi günleriniz nasıl geçiyor. İşinizi ve kişisel yaşamınızı nasıl etkiledi?
  Hemen hemen her insan gibi pandemi benim de beklemediğim ve çok ütopik bulduğum bir durum. Hele ki en başlarında sanki bir bilim kurgu filminin içerisindeyiz gibi hissediyordum. Geçen gün düşündüğümde ileride çocuğum olursa, büyüklerin o meşhur “heey biz ne günlerden geçtik yavrum sen bilmezsin” başlığı altında anlattıkları hikayeler zincirinde benim ilk anlattığım  olay bu olacak sanırım:) Pandeminin en olumsuz yanı; anneme yeterince sarılamamak ve onu öpememek oldu. Aynı evde yaşadığımız halde onun olduğu odaya tedbiren girmiyorum. Olumlu birçok yanı oldu diyebilirim, herkesin aksine bana iyi geldi ve hayat gailesinden biraz arındım, kendimi dinledim, hobilerime yoğunlaştım. Tövbeler Olsun adlı dizimize de yine pandemi sürecinde başladığımız için işimden de geri kalmamış oldum.  
  1. Bugüne kadar ilişkiler, Ayşecik,Evimiz Olacak mı,Aşk ve Gurur ve daha bir çok dizide rol aldınız. Şimdilerde ise TRT 1 ekranlarının ilgiyle izlenilen dizisi ‘’Tövbeler Olsun’’ dizisiyle izlemekteyiz. Öncelikle dizi nasıl gidiyor. Gelen tepkiler nasıl geçen hafta dizide uzun süredir birbirlerine platonik aşık olan Nazmiye (Seda Türkmen) ile Anıl (Batuhan Aydar) nişanlanmıştı. Bundan sonra izleyicileri neler bekliyor. Biraz tüyo alabilir miyiz?
  Dizimiz her hafta üstüne koyarak ilerlemeye devam ediyor. Gün geçtikçe reytingimizin arttığını sadece sayısal verilerden değil, izleyenlerin sokakta daha da fazla “Âaanıl Bey” diye seslenmesinden anlayabiliyorum. Nazmiye ve Anıl’ın ilişkisi en başından bu yana çok saf, sevgi dolu ve izleyicimizin de benimsediği bir ilişki oldu. Belki çok klişe olacak ama biz de çok ilerisini bilmiyoruz ve senaryo geldikçe öğreniyoruz. Batuhan olarak düşüncem; Sevgi daima kazanır. İzleyip birlikte görelim:) 6.Bir dönem TRT1’de Hasan Kaçan ve Merve Erdoğan’la birlikte 26 bölüm süren, “Zaman Matinesi” isimli programla sunucu olarakta izlemiştik. Peki tekrar sunuculuk düşünüyor musunuz? Böyle bir teklif gelse cevabınız ne olur?   Aslında sunuculuk hadisesi biraz enteresan. Çocukken katıldığım bir programda büyüyünce ne olacaksın diye sorduklarında “sunucu olacağım” cevabını vermişim. O heves derinlerde bir yerdeyken, bir gün Taraklı’da dizi setinde çok sevdiğim Kadir Çöpdemir ağabeyim bana neden sunuculuk yapmadığımı ve yapsam çok başarılı olabileceğimi düşündüğünü söyledi. Onun üzerine ben de hemen eğitim alarak üzerime düşeni yaptım. Teşekkürlerimi borç bildiğim Hasan Kaçan ve Mustafa Fener de bana güvenerek böyle bir fırsat verdiler. Kanalımız TRT 1’e de bu imkan için ayrıca teşekkür etmek isterim. Beklediğimin çok daha ötesinde sevdim ve keyif aldım. Kesinlikle sunuculuğa devam etmek istiyorum ve bununla ilgili de güzel hayallerim var.  
  1. Kendinize belirlediğiniz mesleki bir hedef var mı? Ne yaparsam bunu başardım diyebilirsiniz?
Oyunculuk sonu olmayan bir derya. Her gün yeni bir şeyler öğrenip, kendini geliştirmek hiç bitmeyecek bir durum. O yüzden kariyerimi bir hedefe kilitlemek yerine uçsuz bucaksız bu dünyada devamlı gelişmeyi yeğliyorum. Ama elbette ki ödül almak ve performansınız sonunda alkışlanmak çok özel duygular diye düşünüyorum. Bu yüzden tiyatro yapmak da çok isterim.  
  1. Gelecekte hayalini kurduğunuz ve oynamak istediğiniz bir rol var mı?
Bugüne kadar daima iyi kalpli karakterleri canlandırdım. Bundan elbette şikayetçi değilim ama tam zıttı ve kötü bir karakteri de hakkını vererek canlandırabileceğime inanıyorum. Kötü bir adamı canlandırmak isterim.  
  1. Sizi biraz da sosyal açıdan tanıyalım. Oyunculuk dışında boş zamanlarınızda neler yaparsınız başka bir ilgi alanınız, merakınız var mı?
Kendimi bildim bileli sıkı bir Beşiktaş taraftarıyım. Babadan miras. Futbol oynamayı ve izlemeyi seviyorum. Onun dışında yine birçok spor dalına ilgim var. 3 yaşından beri biriktirdiğim bir Barış Manço objeleri koleksiyonum var. O plakları çalmak, objelerle ilgilenmek hoşuma gidiyor. Onun dışında pandemi döneminde klarnet eğitimi almaya başladım, aynı zamanda perküsyon çalabiliyorum ve yakın zamanda bateri çalmayı öğrenmek de hedeflerim arasında. Elbette vakit buldukça izlemeyi, okumayı ve araştırmayı ihmal etmiyorum.  
  1. Son olarak sizi sevenlere ve sinemaport okuyucularına neler söylemek istersiniz?
Bu zor dönemde sağlıklarına dikkat etsinler, ne olursa olsun karamsarlığa  kapılmasınlar. Kendilerine ve ailelerine iyi baksınlar.
Fotograflar: Erdost Yıldırım
Röportaj: Alper Ergez