sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Röportaj 07 Şubat 2021

Zeynep Melis Girşen: Şizofreni Hastalığı Olan Birini Canlandırmak İsterim

Seni biraz tanıyalım… 7 Temmuz 1998 İstanbul doğumluyum. 2 yaşındayken Antalya’ya taşındık ve 9 sene kadar orada yaşadık. Antalya’da büyüdüğüm için kendimi her zaman çok şanslı hissetmişimdir. Çok güzel bir çocukluk yaşadım orada. Daha sonra İstanbul’a döndük ve o zamandan beri de İstanbulda’yım. Şu an Kültür Üniversitesi’nde Sanat Yönetimi bölümünde son sınıf öğrencisiyim. Bu sıralar da bitirme projem için bir sergi koşuşturmasındayım. Oyunculuğa nasıl başladın? Antalya da yaşarken, alt komşumuz vardı Solmaz Teyzem, onun oğlu da tiyatrocu, yazar Kaan Erkam. Beni çok severdi, İstanbuldan arada gelirdi. İstanbul’a döndüğü bir gün şarkıcı Kıraç abi ve eşi Ayşe Şule Bilgiç ile bir yemektelermiş. 11 sene önce Pulsar diye bir çocuk dizisi vardı onun yapımcısıydı Kıraç abiyle Ayşe Ablaydı. Kıraç abi yemekte, 9-10 yaşlarında acil bir kız çocuğu arıyorum demiş. Aslında oynayacak kızı bulmuşlar ama Pulsardan yani köpekten korkunca iptal olmuş. Kaan abi de fotoğraflarımı gösterince beni çok beğenmişler. Ertesi gün bizi aradılar, İstanbul’a bekliyoruz diye. Gittik görüştük. Aynı gün içinde de Antalya’ya döndük. Döndükten 2 saat sonra aradılar, iş oldu. Hatta ben o yaşta sokağın başında köpek görsem kaçardım, annem Alman Kurdu köpeğini getireceklerini duyunca “imkanı yok” demiş. Allah işte, o kadar korktuğum halde ben o gün Pulsar yanıma gelince sarmaş dolaş oyun oynadım. (Gülüyor.) Ve bizim daha demin söylediğim gibi 9 sene sonunda tekrardan İstanbul’a dönüşümüz tamamen şans eseri bu şekilde gerçekleşti. Daha sonrasında da bazı konuk oyunculuklarım oldu. Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’dan sonra da 4N1K’ya dahil oldum ama devam etmedi. En son da Aşk101’de küçük bir sahnem oldu diyelim. [caption id="attachment_18743" align="alignnone" width="589"]Fotoğraflar: Burak Paçacıoğlu Fotoğraflar: Burak Paçacıoğlu[/caption] Eşkıya? Ancak Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz gibi bir projenin için de yer almak benim için gerçekten ayrı bir onur ve ayrıcalıktı. Ben internette yazılanın aksine hiç eğitim almadım. Edho dizisi de benim için daha çok uzun soluklu bir eğitim gibiydi.. Çok dinledim ve çok izledim. Benim için büyük bir şanstı. Sete ilk gittiğimde, içimden “Nereye geldim ben? Allah bana ne güzel bir kapı açtı.” dedim. Benim için çok güzel bir tecrübeydi. Karakterimin ismi Merve’ydi. Merve benim çok zıttımdı. Sürekli pot kırar, aile içinde ki duyulmaması, öğrenilmemesi gereken önemli her şeyi hep bir şekilde duyar ve bunu herkesin içinde pat diye söyleyiverirdi. İlk zamanlar çok heyecanlıydım. Hatta uzun bir süre o heyecanı atlatamadım desem yeridir. (Gülüyor.) Umarım karaktere ve harcanan emeğe layık bir iş çıkarmışımdır. Gelecekte hayalini kurduğunuz ve oynamak istediğiniz bir rol... Şizofreni hastalığı olan bir karaktere can vermek çok isterim. Sınırlarımı zorlayacak, tekrara düşmeyecek her türlü karakter benim için bir fırsat olur. Sanki enerjisi hep yüksek bir karaktere sahip gibisin. Zor zamanların ya da özellikle şu an bu süreç ruh halini nasıl etkiliyor? Gerçekten enerjim hep çok yüksektir. Çok zor zamanlarım da oldu ama o zamanlarda bile hep gülmüşümdür. Özellikle etrafımda ki insanlara ruh halimi yansıtmaktan nefret ederim. Şu an bulunduğumuz bu süreçte de en başlarda maskeye alışmakta çok zorlandım ama ona da alıştım. [caption id="attachment_18744" align="alignnone" width="691"] Fotoğraflar: Burak Paçacıoğlu[/caption] Sinema port okuyucuları sorusu... Kısa Kısa… · Aldığım en yeni karar “Oyunculuk” · Hayatta ki yaşam mottom “Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli” · Kendimi şımartma terapim “Kesinlikle makarna yemek” . Bu sıralar en çok dinlediğim şarkı “Carla Morrison/Disfruto (Tenorio Remix)” . En sevdiğin kitap “Stefano D’Anna-Tanrılar Okulı” . Beni en çok “Yalan” sinirlendirir. . Olmazsa olmazım “Kulaklığım” · En sevdiğim renk “Siyah”   RÖPORTAJ: Aleyna Erbey FOTOĞRAFLAR: Burak Paçacıoğlu