sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Röportaj 17 Haziran 2020

Bülent İşbilen : ''Her yönetmenin anlatacak bir derdi vardır''

Yönetmen Bülent İşbilen, pek çok sinema projesinde, reklam filminde sitcomlarda yer almıştır. Yönetmenliğini üstlendiği projeler ile adından sıkça söz ettirmesinin ardından Vine fenomeni olan Ali Kundilli’nin senaryosunu yazdığı “Ali Kundilli” isimli sinema filmini yönetmiştir. Bülent İşbilen, 2007 yılından bu yana 14 farklı filmin yönetmenliğini üstlenmiş, bir filmin senaristliğini yapmıştır. Ayrıca bir sinema filmi İstanbul’da Aşk ile bir televizyon dizisinde Bir Varmış Bir Yokmuş oyuncu olarak da yer almıştır.

Yönetmenlik hayatına nasıl başladınız? Bu mesleğe ilginiz ne zamandır var? Sizleri tanımayanların daha yakından tanıyabilmesi için kendinizden bahseder misiniz? 
2 yıl 9 Eylül ve üzerine de Marmara Üniversitesinde elektrik-elektronik okumama rağmen amatörce fotoğraf çekmeye ve amatör gruplarda tiyatro yapmaya çalışıyordum. Neden dersen? Bilmiyorum devamlı bir şeyler yazıp çizerdim sanırım onun etkisi. Sonra bir markanın reklam kampanyasının yarışmasına 5 filmle katıldım ve 3 filmim birden mansiyon aldı. Sanırım bu iş olacak sanırım dediğim an, o an... Ondan sonra reklamla başlayıp "Çekirdek Aile" sitcomu ile de televizyona geçiş yapmış oldum. Kısaca hikaye bu... Yönetmen olmak isteyen insanın anlatacak bir derdinin olmasına inanırım. Hikaye anlatıcılığıdır yönetmenlik anlatacak bir hikayen yoksa bile iyi hikaye anlatmayı bilmek gerekti..

Kendinizi nasıl bir yönetmen olarak görüyorsunuz? Yönettiğiniz filmlere bakınca komedi ağırlıklı filmler görüyoruz. Gelecekte yönetmek istediğiniz farklı türde bir sinema filmi var mı? Veya teklif geldi mi?
Evet genelde komedi çekiyorum ama en zorunu yapıyorum. Komedi çekmek de oynamak da bu işin en zor kısmıdır. Binlerce defa dinlediğiniz ve bildiğiniz fıkrayı anlatan ama yine de sizi güldüren insanlar vardır. Komedi bu enerjiyi, anlatı yeteneğini ve komedi zamanlamasını gerektirir. Bu da doğuştan gelen bir yetenek. Herkese nasip olmuyor maalesef. Devamlı komedi çekmek sanırım insanda farklı hikayeler çekmek ve yazmak açlığı doyuruyor. Bu nedenle şu an üzerinde çalıştığım 2 proje de komedi üzerine değil. Umarım şu kriz ve pandemi ortamı bittiğinde hayata geçecek.

Yönetmen olmak isteyenlere tavsiyeleriniz neler kendilerini nasıl geliştirmeliler?
Yukarıda biraz bahsettim aslında yönetmen olmak isteyen arkadaşların ilk önce hayata dair bir derdi olmalı ve bu derdi anlatmak istemeliler. Onlar daha avantajlı bir dünyadalar günümüz için. Çünkü belirli kalıplara sıkışmadan kendilerini ifade edebilecekleri, kendilerini gösterebilecekleri bir sürü mecra var. Bizim zamanımızda ya bir yönetmenin yanında yıllarca asistanlık yapmaları gerekiyordu ya da bir yarışmadan hatrı sayılır bir ödül almaları gerekiyordu ki yapımcılar onlara güvensin. İkinci bir şansları da çekim için gerekli olan teknoloji artık çok ucuzladı ve ulaşılabilir. Şu elimizdeki telefonlar bile 4K video çekebiliyor. Ben çok yetenekliyim ama imkanım yok şikayetleri artık günümüzde anlamsızlaştı. Sen yeter ki bir şeyler çekmek iste, bir şeyler anlatmak iste. Dolayısıyla ilerde yönetmenlik yapmak isteyen arkadaşlarıma en büyük tavsiyem bu imkanları kullansınlar durmadan çeksinler, ilk seferde kötü olabilir, negatif eleştiriler alabilirler hiç sorun yok. Bir de ona, buna, şuna uymak zorunda değiller kendi tarzlarını yaratsınlar. Çünkü günümüzde sinema, televizyon sektöründe kartlar tekrar karıldı ve yeniden dağıtılıyor. Oyun yeni başlıyor yani.

En beğendiğiniz yerli-yabancı yönetmenler kimdir? Sizin stil olarak özendiğiniz bir isim var mı?
Aslında bunun da cevabını yukarıda verdim. Eskiden bir iki yönetmen verebilirdik ama şimdi yüzlerce, binlerce çok güzel işler yapan yönetmenler var ve herkes birbirini etkiliyor ve herkes başka birilerine bambaşka kapılar açıyor. Dolayısıyla benim için bunun cevabı; Izleyebildigim iyi, kötü tüm yönetmenler olacaktır.

En sevdiğiniz yerli- yabancı filmler hangileri?
Bu da benim için dönemsel. Bir dönem toplumsal sınıf çatışmaları, bir dönem kadın-erkek ilişkileri ve cinsellik, başka bir dönem tarih olabiliyor. Mesela şu son dönem dini felsefe üzerine yapılan filmleri araştırıyor ve izliyorum. Diğer türlüsü bana tutuculuk ve tek düze olmak gibi geliyor. Bu nedenle de kimseyi yönlendirmek istemem açıkçası. Ama şunu söyleyebilirim. Sadece neyi merak ettiklerini bilsinler ve onu google'a sorsunlar. Karşılarına binlerce film çıkacaktır.

Yönetmenlik dışında başka hangi alanlara ilgi duyuyorsunuz? Örneğin kaleminiz kuvvetli midir? Yazdığınız bir senaryo var mı?
Çok uzun yıllardan beri fotoğraf cekiyorum. İyi bir yönetmenin kadraj bilmesi gerektiğine inanıyorum. Olmazsa olmaz değil ama olursa çok çok çok iyi olur. Onun haricinde yazıyorum. Bazen aklıma gelen kısacık film olabilecek hikayeler oluyor bazen de senaryo. Yayınlanmış bir senaryom değil ama projelerim var. Senaryo da çok yakında diyelim.

Kendinize belirlediğiniz mesleki bir hedef var mı? Ne yaparsam bunu başardım diyebilirsiniz?
Mesleki hedef olarak daha derdim olanı anlatamadım diyorum kendi kendime.Genelde başkalarının hikayelerini anlattım. Bundan sonra hedefim kendi derdim olan hikayeleri anlatabilmek.

Son olarak SinemaPort okuyucularına ve sizi sevenlere neler söylemek istersiniz?
Sinemayı seven herkese kocaman sevgi ve saygılarımı iletiyor ve bol filmli günler diliyorum.

Röportaj: Mehmet Ali Kıcım - SinemaPort