sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Röportaj 12 Haziran 2020

Gaye Turgut Evin ''İlk bakışta aşık oldum''

72. Koğuş, Türk Malı, Yamak Ahmet, Akasya Durağı, Savaşçı ve Beni Affet, Kanıt gibi bir çok dizi ve film projesinde yer alan oyuncu ve tiyatrocu Gaye Turgut Evin, kendi kariyeri hakkında samimi açıklamalarda bulundu..

Merhaba Gaye Hanım hoş geldiniz öncelikle nasılsınız karantina dönemleri nasıl geçiyor Yeni projeler (dizi, sinema) var mı?
Öncelikle merhabalar hoş bulduk sevgiler selamlar benden de çok teşekkür ederim bu güzel röportaj için. Şöyle söylemeliyim evet yeni projelerimiz vardı. Reklamlarımız vardı, güzel bir reklam filmiyle anlaşmıştık ama bu pandemi döneminden dolayı her şey askıya alındı. Sadece bizim piyasada değil bildiğiniz gibi tüm piyasada bu şekilde oldu. O yüzden ertelemeler oldu ve yeni yeni canlanmaya başladı bizim sektörde. Karantina dönemleri nasıl geçiyor derseniz kendime bolca zaman ayırdım, eşimle dinlenmiş olduk çünkü sürekli koşturmalı bir hayatımız var. Biraz evde kendimize zaman ayırma şansımız oldu ama sevdiklerimizi tabii özledik o yüzden doğum günümde hatta ailemin yanına gittim uzun süre ilk defa. Kitap okudum eşim spor yapıyordu ona eşlik ettim. Çok düzenli spor yaptığımı söyleyemeyeceğim eşim gibi. Ufak ufak el işleri yaptım, eğlendim, bir şeyler boyadım. Eve zaman ayırdım mutfakta yemek yaptım. Benim için aslında çok güzel geçti. Sağlık söz konusu hepimiz gibi kurallara uymaya çalıştım.Umarım kurallara uymaya devam ederiz.Böylelikle bu sorunun üstesinden dünya olarak geliriz. Evde hayat böyle geçti benim için.

Oyunculuğa nasıl başladınız?
Oyunculuğa çok küçük yaşta başladım diyebilirim aslında. Yani şu şekilde daha doğrusu       Cumhuriyetimizim 75.yılında bir tiyatro oyununda yer aldım okul tiyatrosunun o zamanlar ilkokuldaydım ve ödül aldım ve ortaöğretim ve lise için konservatuar hakkı kazandım ama ona gitmedim.Çünkü derslerim başarılı olduğu için okul müdürüm devam etmemi istedi. İlk önce ailemin çok desteği oldu annemin,babamın,anneannemin,dedemin ben tek çocuğum ilk torunum şanslıyım birazda doğuştan 1-0 hayata şanslı başlayanlardanım.Hep destek oldular bana.Küçük yaşta tiyatro oyunlarına götürdüler bale,dans.sporun her dalına hepsini denemişliğim var seçme fırsatını verdiler bana.Böylelikle ilkokulda hatta anaokulunda başladı ufak tiyatro çalışmaları.Belli bir süre sonra bunun mesleğim olmasına karar vermemle ve belediye tiyatrosuna girmemle birlikte şekil aldı.Belediye tiyatrosunda Altunizade de oynadım uzan yıllar. Necla Nazır ve Salih Kırmızı ile o dönem 11 yaşımda ilk dizimi çektim.Tiyatrolardan çocuk oyuncu olarak ödüller almaya başladım Ondan sonra çorap söküğü gibi arkası geldi. Lisede lise tiyatrosundaydım. Sadri Alışık Tiyatrosunun kadrosuna girdim üniversiteye hazırlanırken konservatuara sınavlarına.Sonra konservatuarı zaten kazandım.Sonrada profesyonel olarak bu hayatın içerisinde kendimi buldum.İyi ki dediğim en büyük aşklarımdan biri işim diyebilirim.

[caption id="attachment_4595" align="alignnone" width="899"] ‘’Beni Affet’’ yayınlandığı dönem günlük diziler arasında en çok izlenen diziydi. Bu kadar çok izlenen bir diziden ayrılmanız doğru bir karar mıydı?[/caption]
Beni Affet’’ yayınlandığı dönem günlük diziler arasında en çok izlenen diziydi evet Okan Bayülgen den Mesut Yar’a kadara hatta beyaz showdan da teklif gelmişti birçok yerde, programlarda, gazete manşetlerinde yayınlanan bir iş oldu. Benim de popülerlik kazanmamda en büyük artıdır ve bir oyuncu olarak çok şanslıyım ki okul biter bitmez ilk başrolü ‘’Bahar’’ karakterini yakaladım bu fırsat karşıma çıktı. Bu yüzden çok mutluyum severek çok severek rolüme can verdim. Eşimi de orada buldum. Hem iş hem aşk hayatı için bir dönüm noktasıdır benim için. 6 yıl bu projenin içerisinde yer aldım. Eşim de 5,5- 5 yıl kadar projenin içerisinde yer aldı. Şehirdışı işiydi zaten. Ailemden en uzun ayrı kaldığım dönemdi.Konservatuar yeni bitmişti. Ankara’da tek yaşamaya başlamıştım.Kısa süre sonra eşimle tanıştım ve hayatlarımızı birleştirdik ama onun dışında şehirdışı işleri her zaman zordur. Benim hayatımdaki sürecimde de şu şekilde oldu.TRT belgeselde çalıştım. Erzurum’a gittim. 2 ay -1 ay Trabzon’a gittim. Bundan önceki ‘’Yamak Ahmet’’ işim Saframbolu ve şehirdışıydı yine. Beni Affet ise Ankara’ydı ve ben boğaz çocuğuydum İstanbul çocuğuydum ailesine çok düşkün olan bir insandım. Eşim en büyük şansımdı belki eşim dizide olmasaydı o kadar uzun süre bile dayanamazdım muhtemelen. Benim için en yorucu olanı şehirdışı olmasıydı. Artık yerleşik düzene geçmek çünkü çok enterasan bir şekilde evet çalışıyorsunuz, işinizden memnunsunuz, hiçbir sıkıntınız yok, yapım şirketimiz çok iyi ama bir geliyorsunuz aileniz yaşlanmış oluyorlar anneannem ve dedemi ben o dönem kaybettim. Ailenizle geçirdiğiniz zamanlar azalmış oluyor bu hayattaki en önemli şey ailedir yada sevdiklerinizle zaman geçirmektir.
Ben zaman ayırmaya çalışsamda Ankara’da olduğum ve o dönem çok yurtdışı işi yapıyordum.Dizinin Ankara da olmasından dolayı artık istanbul’a evimize geçelim eşimiz dostumuz gelsin ailemizle zaman geçirelim kafasında olduğumuz için böyle bir karar aldım.Birde belli bir süre sonra ‘’Bahar’’ karakterinin dizinde kendini yenilemeye başladığını görüyorsunuz. Benden sonra 1 yıla yakın daha devam etti dizi. Yine izlendi tabii ki ama şöyle bir durum var.‘’Bahar’’ karakteri artık başta yola çıkmış gibi değildi yaşayabileceği her şeyi yaşamış karakter olarak izleyicilere katabileceği her şeyi katmıştı ve bu 6 sene içerisinde bana da eşime de birçok teklif gelmişti. Biz bunların hepsini elimizin tersiyle itmek durumunda kaldık. Çünkü seviyoduk Ankara’da ki ortamı seviyorduk yinede. Çalıştığımız ekibi, karakterleri, yapım şirketini seviyorduk 6 yıl yani düşünün devam etmişim işe girdiğimde 24 yaşıma yeni girmiştim. 24. doğum günümü orada kutlamıştım ve yaşınız belli bir süre sonra ilerliyor sizde yeni karakterlerde yeni işlerde yer almak istiyorsunuz. İstanbul’la bağlantınızın kopmamasını istiyorsunuz. Biliyorsunuz ki bu piyasanın merkezi İstanbul o yuzden böyle bir karar aldık önce eşim çıktı sonra ben ve hatta bana tekrar bir şans sundular öldürmediler benim karakterimi. Yine eşim için de aynı şekilde tekrar gelmek isterseniz kapımız açık şeklinde ama iş bittikten sonra projeleri değerlendirmeye başladık ve ters köşe yapıp ‘’Savaşçı’’ dizisinde ‘’Çiğdem’’ karakterini bambaşka bir karakter ve beni çok heyecanlandıran bir karakter olduğu için seçtim ve diziden çıktıktan sonra bir sinema filmi çektim 2-3 ay sonrada savaşçı dizisine başladım. ‘’Beni Affet’’ dizisinden ayrılmam bence doğru bir karardı. Bazı şeyleri göze almak gerekiyor tabii ki zor oldu ağlaya ağlaya ayrıldım sanki istemeyerek ayrılıyormuşum gibi hatta o şekilde haberlerde çıktı geri döneceğim uzun süre konuşuldu ama ben çoktan yeni işte yer almıştım ve İstanbul’a tekrar doğduğum şehire kavuşmuştum.

Şu an ekranlarda yayınlanan dizileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok başarılı projeler var elimden geldiğince izlemeye çalışıyorum. Aynı zamanda oyunculuklarına da bakmaya çalışıyorum. Yabancı olsun Türk olsun hepsinin olumlu yanlarından bir şeyler alırım. Hatta bizim ürettiğimiz işlere destek vermeye çalışırım, arkadaşlarımın işlerini takip ederim ama şöyle bir durum var bir furya oluyor bir dizi tutuyor onunla birlikte benzer işler türüyor bir dönem töre bir dönem aşk ,polisiye bir dönem bizimde içinde olduğumuz asker hikayeleri gibi. Şu önemli bence beni Afet'in de en büyük tutma sebebi buydu. Bu kadar konuları karmaşık hale getirirken özü kaybetmemek gerektiğine inanıyorum. Yani herkesin içinde bir şeyler bulabileceği kalbini titreten bir nokta olması gerektiğine inanıyorum. Beni afetinde savaşçınında uzun yıllar tutmasındaki neden buydu. Özellikle savaşçının asker hikayelerini gerçekçi olarak yansıtan bir iş olmasıdır.Biz eşimle sabah kahvaltılarında türk filmlerini eski klasikleri izleriz. Çünkü o işlerde kendimizden bir şeyler buluruz. Sevgi merkezli ailenin güzelliklerini ortaya koyan işler oluyor en büyük yapabileceğim eleştiri bazlı özü kaybetmemektir.Hikayeyi oluştururken özü kaybetmemek yani o aile dokusunu, o sevgiyi, o temiz aşkı belki mahalle kültürünü yaşatmak o yüzden ben böyle mahalle işlerini bizden olan eskiyi hatırlatan nostaljik işleri çok seviyorum.

Bir dönem eşiniz Deniz Evin ile aynı dizide oynuyordunuz hatta kardeşiniz rolündeydi. Peki nasıl tanıştınız biraz bahseder misiniz?
Valla şöyle oldu ben başladıktan birkaç ay sonra askerden gelen ikiz kardeşim olarak diziye dahil oldu. Hatta kendisi başka bir işle ilgileniyordu devlet tiyatrosunda oyunu vardı belli bir süre dahil olacaktı.Benimde neden olmamla birlikte dizide kalmayı kabul etti. İyi ki de etmiş en büyük gücüm, destekçim oldu. Sete geldiğinde anında bir etkileşim oldu ben gerçekten ilk bakışta aşka inanırım masal gibi başladı benim için. Maşallah 8 yıl oldu ama o etkiyi zaten ilk gördüğünüzde bu insan benim için doğru kişidir diyorsunuz. Hayatta ben hep şuna inanıyorum. ‘’Puzzle gibi bölünmüş parçalarımız var doğru parçayı bulduğumuzda o parça direk size uyuyor ve bir olmaya başlıyorsunuz’’ anlayışlı olmak birbirinizi tamamlamak çok önemli böyle bir aşk hikayesi oldu bizimki.

En son ‘’Savaşçı’’ dizisinde Çiğdem Teğmen karakterine hayat verdiniz. Ancak bu karakter daha önce rol aldığınız ‘’Beni Affet’’ dizisinde canlandırdığınız Bahar karakterine zıt bir karakterdi. Bu role uyum sağlamak sizi zorladı mı?
Evet ‘’Çiğdem Teğmen’’ karakteri beni çok zorladı gerçekten çok zorladı. Aslında istediğim şey oldu oyunculuk sınırlarını zorlamak bir oyuncunun isteyeceği en güzel seydir. Projeye bakarken projeyi değerlendirirken beni affetten sonra aslında ara vermeyi de düşünüyordum. Kendimi dinlendirmeyi, yüzümü dinlendirmeyi bundan sonra karşıma çıkan işlerde üzerine bir şeyler daha koyarak ilerlemek istedim. Sonuçta 6 yıldır üzerimde olan bir ‘’Bahar’’ karakteri vardı insanlar sizi böyle tanıyor evet belki silemezsiniz ama üzerine bir şeyler koyabilirsiniz.  Çiğdem karakterini görünce bundan daha güçlü bir karakter bulamayacağımı düşündüm bu nedenle ara vermeden devam ettim. Başka projeler daha vardı mesela bir aile projesi gelmişti ama onlar tercihim olmamıştı.Türkiye’de kadına ait aksiyon işleri fazla yapılmıyor, kadın kahramanlar çok fazla yaratılmıyor bence bu daha fazla yapılmalı rol model olan kadının her zaman ağlayan bir karakter değilde güçlü ,ayaklarının üzerinde duran, sağlam, genç kızlarımıza idol oluşturabilecek karekterler daha çok olmalı hep bunu söylüyorum. Atış eğitimleri aldım, gerçek komutanlardan, bordo berelilerden askeri eğitim aldım yerde sürünmekten tutunda selama kadar duruşa kadar çalıştım dövüş eğitimi aldım eşim dövüş sporlarıyla ilgilendiğinden kendisi en büyük destekçim oldu. Poligon eğitimleri aldım ve daha sert yeri yeri erkeksi ama özünde kadın gerçekten kalbi kadın kadar naif bir karakterdi. Bu çizgiyi yakalamak çok önemliydi benim için. Halen de elimden geleni yapıyorum mesela dublör kullanmıyorum hemen hemen bütün sahneleri kendim çektim sahneye önceden hazırlanıyorum bu şekilde ilerliyorum.

 Sosyal sorumluluk projelerinizin olduğunu biliyoruz biraz bahseder misiniz?
Eşimle LÖSEV gönüllüsüyüz LÖSEV in sunuculuklarını yaptık.Doğa Koruma Vakfına üyeyim.Çevre Gönüllüsüyüm, Ankara Barosunun yaptığı ‘’Gelincik’’ projesinde kadın haklarıyla ilgili  elimden geldiğince kadın girişimcilere destek veriyorum. Geçen yine bir köy okuluna yardım derneğiyle ve eşimle birlikte gittik oraya oyuncak ve kitap yardımında bulunduk zaten yaptığımız işimiz popüler iş bu popülerlik olumlu bir işe yaramalı yoksa o takipçilerinizinde yada bu sektöründe ne gibi kalıcılığı olur bu nedenle elimden geldiğince taşın altına elime koyuyorum. En çok ses getiren 1,5 yıl lşık ve sesal proje yürütücülüğü yaptım Ümraniye T tipinde. Mahkumlarla birlikte oyun koyduk onların topluma kazanılması adına çalıştım. Bu benim oyunculuğum adına da hayatımda ender deneyimlerimden biri oldu.

Son olarak SinemaPort okuyucularına ve sizi sevenlere neler söylemek istersiniz?
SinemaPort okuyucularına sevgi ve selamlarımı iletiyorum. Lütfen evde kalın mümkün olduğu kadar sosyal mesafeye uyalım yakında insallah kavuşacağız. Güzel günler bizim çok teşekkür ediyorum buradan beni sevenlere sevmeyenlere sevgilerimi iletiyorum. Sağlıklı huzurlu güzel günler diliyorum hepinize yine sarılacağımız yine böyle eksilmeden masalarda tabakların çoğalacağı güzel bir döneme girelim istiyorum. Yine bir çok projede karşılaşalım evinize tekrar girelim istiyorum. Sağlık dolu günler diliyorum. Kendinize ve sevdiklerinize iyi bakın.
Röportaj: Alper Ergez - SinemaPort