sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Eleştiri 09 Şubat 2021

Mehmet Ali Kıcım’dan Malcolm & Marie Film İncelemesi

Tek bir gece, tek bir mekân ve bolca tek planların olduğu birbirini çok seven ama aynı zamanda nefret eden iki zıt karakterin öyküsüne odaklanıyoruz zaten filmin temeli de bu zıtlıklar üzerine kurulmuş diyebilirim. Çektiği filmin Galasından dönen Yönetmen Malcolm ve sevgilisi Marie eve geldikten sonra aralarında bir tartışma yaşanıyor. Bu tartışma üzerine ilişkilerini masaya yatırıyorlar ve kılıçlar çekiliyor geçmişten o ana dek yapılmış her şey tartışılır hale geliyor. Ana karakterler bir kadın ve bir erkek. Biri ayrıcalıklı, üst sınıf mensubu diye tabir edeceğimiz bir yönetmenken, diğeri uyuşturucu bağımlılığı ve intihar girişimleriyle hayata tutunmakta zorlanmış eskiden oyunculuk yapmış. Bir karakter ne kadar suskunsa, diğeri bir o kadar konuşkan. Biri ne kadar sakinse, diğeri o kadar heyecanlı. Filmin temel anlatısı da tamda bu zıtlıkların arasında alevlenen tartışmaların derinleştiği yerlerde oluşuyor. Marie karakterinin suskunluğu bazen Malcolm karakterinin kendinden emin oluşu ve o baskınlığının önüne geçebiliyor. Filmde sinematografik olarak kameranın kullanımı, geçişler, müziklerin olay örgüsünde devreye girişi oyuncuların sergilediği performans tek kelime ile bence muhteşem. Hele ki Bay Washington inanılmaz oynamış en beğendiğim sahnelerde makarna yediği bir yandan da eşine haykırdığı sonrasında filmi için yazılan eleştiri yayınlandığı zaman ki o performansı adam 6 dakika boyunca filmine eleştiriyi yazan kadına inanılmaz bir şekilde cevap veriyor yani gerçekten o performansı görülmeye değer. Bu tarz tek mekânda geçen filmlerle ilk tanıştığım film ‘’The Rope’’ filmi oldu o filmi izledikten sonra bu yapımlar daha da ilgimi çekti ve açıkçası izlerken diğer filmlere göre daha fazla keyif aldım yine aklıma gelen bir başka film de 12 Angry Men filmi, bu filmde tek mekânda geçiyor. Bu tarz filmlerin Senaryo bağlamında izleyiciyi sürüklemesi gerekir, Malcolm ve Marie filminde de genel anlamda sizi sürükleyen ve bir yerde kimin haklı kimin haksız olduğunu düşündüğünüz 1 saat 56 dakika süren bir çiftin kavgasına tanıklık ediyorsunuz. Size göre bu kavgada kim haklı ben genel olarak ortaya çıkan tartışmada haklı bir taraf olduğunu düşünmüyorum. Ancak bunu yakın zamana indirgediğimizde Marie karakterini haklı buluyorum. Bunu da destekleyecek kanıtlarım var birazdan onları konuşacağız. O gece için Marie’nin tek bir derdi vardır bunu anlatmaya çalışır. Ancak karşısında Malcolm alttan girer üstten çıkar hani yaz deftere sonra öderiz hesabı geçmişteki birçok şeyi açığa çıkartır ve Marie’nin yüzüne vurur işte bu noktadan itibaren de Marie haklı olduğu konuyu kenara bırakır ve o da aklına ne gelirse söylemeye başlar. Kılıçlar çekildi bir defa artık o dakikadan itibaren kim ne derse haklı ve haksız. Biz asıl meseleye dönelim Marie’nin istediği o gün için sadece bir teşekkürdür ve önceden oyuncu olduğu için sevgilisinin çektiği filmde İMANİ karakterine hayat veren kişinin kendisi olması gerektiğidir. İncelemenin başında Marie’nin önceden bir bağımlı olduğunu söylemiştim, Malcolm’un çektiği filmde bağımlı olan bir kadının hayat hikâyesi anlatılır. Marie’ de haklı doğal olarak onu anlatan bir filmde o rol için en iyi performansı kendisinin vereceğidir. Bu filmle birlikte Malcolm’un onun hikâyesini elinden aldığını hatta çaldığını iddia ediyor ve daha da ileri giderek onunla ilişkisinin başından beri sadece senaryo yazmak için birlikte olduğunu söylüyor bunu da filmde geçen şu sözü ile anlıyoruz. ‘’20 yaşındaydım senin için ne anlama geldiğimi fark etmedim. Bir filmdim bir trajediydim, yanımda olduğun sürece izleyebileceğin bir trajediydim ve bu gece izleyicilerle birlikte hepsini izledim. Filmde yönetmen iki tarafı da haklı ve haksız çıkaracak şekilde duygu değişimlerine yer vermiş ve ayrıca bunu sinematografik olarak ölçeklerle betimlemiş. Genel anlamda kimin haklı kimin haksız olduğunu çıkartmak çok zor olur ancak filmi izlerken göze çarpan bir şey var. 28. dakikada çalan şarkı aslında konuyu özetleyen ve Malcolm’un hatasını bildiğini sadece bunu kabul etmekte zorlandığını gösteriyor. Şarkıda geçen sözler ise ‘’ Seni sevdiğimi söyledim mi sana bu yakınlarda. Söylemediysem sevgilim üzgünüm’’ gibi sözler var. Şimdi arkadaşlar senaristler veya yönetmenler yapıtlarında göndermede bulunmayı çok severler ancak bu göndermeyi günlük hayatımızda insanlar üzerinden duygularla yapmamalıyız. Malcolm da hatasını ve özrünü bir gönderme yaparak diliyor o an o şarkıyı açıyor. Ancak hatalı olduğunu bile kabul etmiyor sonrasında Marie tekrar odaya geliyor ve şu sözleri sarf ediyor… "Ben dışarıda sigara içerken 50 yıl önce başkasına yazılmış bir şarkı ile duygusuz bir şekilde benden özür diliyorsun." Burada her şey açığa çıkıyor aslında Malcom bu söyleneni duyuyor ancak o an Marie’nin başka bir söylediğine cevap veriyor. Yani bu noktada zaten filmin finali ile de bu söylediğim doğru orantılı olarak bitiyor. Kısa vadede Malcolm’un Marie’e gerektiği kadar ilgi göstermediğini, Marie’nin ağzından yine şu sözler ile bize aktarılıyor. ‘’Hayatın boyunca benden başka herkesin duygularına ve kaprislerine boyun eğdin, menajerlere, yapımcılara, hayali karakterlere bile benden daha fazla saygı gösteriyorsun. Biliyor musun Malcolm bir insanın seni sevdiğini, hep yanında olduğunu anlayınca bir daha onu hiç düşünmüyorsun. Ancak birini kaybetmek üzereyken ona dikkat ediyorsun.’’ diyerek ve ölüm vuruşunu burada atar. Yine Marie’nin bu sözünü Malcolm’un 28. Dakikada çalan müzikten sonra evin içinde ve bahçede Marie’yi aramasını ayrıca son bölümde yatakta Marie’yi göremeyince endişelenip yine evin her yerinde onu aramasının altında yatan şeyin onu kaybetmekten korktuğu ve endişe olduğunu görüyoruz. Sinema böyle bir şey işte diyalogdan bağımsız olarak kadın ve erkeğin farklı karakteristik yapısından, duygu durumlarından, hatta düşüncesizce yediği makarnadan ve dışarıya çıkıp kendisine söylenen sözleri nasıl geri savuracağını çalışmasından öyküye dair temel şeylerin yanı sıra görünenlerin ardında bize görünmeyenleri de hissettiriyor. Malcolm ve Marie hissedebileceğiniz ve nereden bakarsanız bakın kendinize bir koltuk bulabileceğiniz bir film. Malcolm’un da dediği gibi sinema bir mesaj vermek zorunda değil bir duygusu elektriği olmalı. İnsanların bir filmi anlamadan önce hissetmelerini isterim… Robert Bresson