sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Röportaj 16 Mayıs 2020

Sibel Tomaç '' Tiyatro Fedakarlık İşidir''

Akasya Durağı, Aşk Yeniden, Boşanmak İstemiyorum , Cezminin Dünyası , Çoban Yıldızı (8), Doktorlar , Evli ve Öfkeli, Halilk İbrahim Sofrası , Kalbim Dört Mevsim, Kanıt , Melekler Korusun , Tatlı Bela Fadime  gibi bir çok dizide ve tiyatrolarda yer alan oyuncu Sibel Tomaç.


Hemen konuya girmek istiyorum .. Öncelikle  ilk sorum  hepinizi ilgilendiren ve Dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs.  Salgın nedeniyle uzun zamandır hepimiz evdeyiz. Bu dönemi nasıl geçiriyorsunuz, neler yapıyorsunuz? Korona virüs nedeni ile yaklaşık iki aydır evdeyim ben . En son oyunumu  martın başında oynadım . Tabi martın ortası için bir çok plan vardı , bir çok oyun vardı ama hepsi ertelendi iptal edildi çoğu .  Neler yapıyorum , bir boşlukta hissediyor tabi ki insan kendini .çünkü  bütün planlar askıya alınmış durumda . Benim bütün planlarım en azından .. tiyatrolar biliyorsunuz ilk kapatılan kurumlardan biriydi . Ben Karagöz kukla da oynatıyorum ayrıca .. Karagöz oyunlarım ve yetişkin oyunlarım hepsi iptal oldu. .  Evdeyim ..  evden canlı yayın ile kukla ve Karagöz gösterileri yapıyorum . Sosyal medya da hesaplarımdan yayınlıyorum . Kütüphanede ben çok oyun oynuyordum Beyazıt halk kütüphanesinde.  Kültür bakanlığının bir kütüphanesi orası İstanbul da  oradaki oyunlarımın bazılarını onların hesabından canlı yayın yaptım . Bir atölye videosu yaptım onların hesabından paylaşılacak  o daha paylaşılmadı . Kendi hesabımdan ve ünüma İstanbul diye bir derneğin var derneğin hesabından da Karagöz ve kukla videoları yapıp paylaşıyorum . Ayrıca evde kendi kendime küçük skeçler çekmeye başladım . Epey bir boş vaktimiz var evde tabi ki. E bu boş zamanlarda küçük skeçler küçül eğlenceli videolar çekiyorum.  Günler böyle geçiyor  ama çoğunlukla tabi ki tembellik ile geçiyor . Evin içinde ev işi yapmak , ortalığı toplamak ,yemek yapmak  ve bol bol yemek yemek ile geçiyor . 
 Bu dönem bittiğinde ilk yapılacaklar listenizde neler var? En çok neleri özlediniz?  Ben yüksek lisans yapıyorum. Kocaeli üniversitesi’nde . Tez aşamasındayım evde ki bu süreç aslında teze yaraması gerekirken birazcık motivasyon eksikliğine  sebep oldu ve teze çok fazla eğilmiyorum bu ara . Bir de ben bir tempo içinde çalışmaya alışığım aynı gün içinde üç tane işim olacak ordan çıkıp oraya gideceğim onu bırakacağım diğerini yapacağım . Böyle bir alışkanlığım olduğu için evde otur bana  pek uygun bir hareket değil . Ondan dolayı bir bocalama süreci uzun zaman yaşadım . Ondan sonra işte küçük küçük bu videoları çekmeye başladım . Ve ne yapabiliriz diye düşünmeye başladım bunları yapıyoruz . Arkadaşlarla internette görüşmeye başladık uzun uzun konuşmalar internette bazı programlarla  toplu sohbetler yapmaya başladık . Dışarı çıkıp bir kahve içmeyi özledim inanamazsınız . Eskiden yaptığımız  çok basit şeyleri  özlüyorum . Büyük yerleri büyük şeyler yapmayı özlemiyorum ama çıkayım dışarda bir yere oturayım bir çay içeyim bir kahve içeyim bunları özledim . En yapmak istediklerimden biri bir deniz kenarına gidip oturmak bir çay içmek .biliyorsunuz tam ilkbahar başlangıcında eve girdik ve şuan yaz geldi fakat biz yazın geldiğinin farkında ayırdın da değiliz .  Hala sadece market için dışarı çıkıyorum son zamanlarda . Markete gidip geliyorum  ve oda alışveriş yap ve geri dön şeklinde oluyor yakın marketlerden alışveriş yapıyorum uzağa da gitmiyorum. O nokta da havanın ısındığını bile fark edemediğimi gördüm dışarı çıktığımda hava sıcak ama evde onu pek hissedemiyorsun hareket de çok etmediğimiz için sıcağı hissedemiyoruz dışarı çıktığımızda bir bakacağız yaz gelmiş ilk baharı kaçırmamıza üzüldüm tabi ki . Direk yazı yaşayacağız büyük ihtimal .
 Oyunculuk serüveni nasıl başladı?  Ben muhasebecilik yapıyordum 19-20 Li yaşlarımda. Muhasebecilikten bir nokta böyle sıkılma sürecine denk geldim çok rutin bir iş biliyorsunuz muhasebecilik hep aynı şeyleri yapıyorsun bi  takvim var o takvime uygun hareket ediyorsunuz bir değişiklik arayışı başladı ve bir tiyatro kursuna başladım . Bir tiyatroya gideyim bir kursa başlayayım dedim . O kursu bitirdikten sonra bi kursa daha gittim ikinci gittiğim kurs daha çok okul formatında bir yerdi iki yıl eğitimi süren haftada beş gün eğitim yapılan gerçek okul formatında bir Kurstu . O kursta hem oyunculuk derslerini  aldım iki yıl . İki yılda yönetmenlik derslerini  aldım o arada muhasebeci olarak çalışmaya devam ediyordum . İşte kendimi geliştirme bağında  bir çok kurslarda daha gittim . Solfej kursu , gitar kursu , diksiyon kursu . Bir çok tiyatroyla ilgili branş kurslarına gittim . Resim kurslarına çok gittim . Hem tiyatroda ki insanın  kendini çok fazla beğenmeye kendini   kaptırma  riski var . Bu riski biraz daha azaltmak için bize hep başka branşlarla da ilgilenmemiz tavsiye edilir bu doğrultuda da resim kurslarına da devam ettim. Gittiğim uzun süreçli kurs bitikten sonra bi yarı amatör tiyatroda oynamaya başladım . Onlar yarı amatör yarı profesyonel bir şekilde oynuyorlardı . Ekipte ki çoğunun başka işleri vardı . İşlerinden arta kalan zamanlarda akşamları ve hafta sonları oyun oynuyor ya da prova yapıyorduk hazırlık dönemleri geçiriyorduk . Öyle bir ekiple başladık Fakat bu bana bir süre sonra yetmemeye başladı ekibim çok güzeldi onlarla çok güzel çalışmalar yaptık fakat ben tiyatro ana işim olsun istemeye başladım bu süreçte sonrasında da resimden biraz anladığım için e tabi ki o aralarda yaşım 25 e yaklaşmıştı geçmişti hatta resimde yapıyorum tiyatroyla ilgili bir bölüm de okusam mı tekrar okula dönsem mi diye fikirler oluştu bir kaç arkadaşımın tavsiyesi ile sahne  tasarımı okuyabilirim diye düşündük . Çünkü tiyatro ile ilgili bir bölüm resim yapılarak girilen bir bölüm öyle bir sınavı var . Ve tiyatronun herseyi ile mutfağı ile ilgileneceğim bir bölüm bu şekilde ben tiyatro dekor kostüm bölümünün sınavına girdim . Kocaeli üniversitesi.  Mimar  Sinan ‘a da girdim ama kazanamadım . Zaten sahne dekor mimar Sinan da var . Kocaeli de  var , İzmir de var . Benim okumayı istediğim bölüm sadece Üç yerde vardı . İzmir ‘e gitmeyi hiç düşünmedim çünkü burda devam ettiğim bir hayatım ve bir düzenim vardı düzenim bozulmasın diye Kocaeli ve Mimar Sinan’ı denedim . Mimar sinan olmadı Kocaeli oldu . Kocaeli’de başladım . O zamandan beri yani okul gittiğinden beri sadece tiyatro ile yaşıyorum . 
Sizce  tiyatro nedir ve neden değerli?  Tiyatro bir yaşam biçimi benim için öyle . Yani ilk başlangıçta sadece vakit doldurmak ve kafa dağıtmak için başlamıştım . Muhasebeciliğin getirdiği o negatif elektriği atmak için kafamdan işte şu gün şu iş yapılacak bugün bu iş yapılacak planlarını biraz uzaklaştırmak için. Çünkü sahneye çıktığında sadece tiyatroyu düşünüyorsun . Artık bu benim hayat biçimin oldu tabi ilk başlarda hobimdi daha sonra ana uğraşım ve ana işim oldu yaşama şeklim ve yaşamdan aldığım keyif olduğu için değerli . Kendimi tiyatro harici başka bir işte şuan  görmüyorum tabi ki uzun bir süreç muhasebecilik yaptığım için başka iş kollarını da biliyorum . Muhasebeciliği sevmiyorum diye anlaşılmasın burda ben muhasebecilik yaparken de o işimi çok seviyordum ama bu başka bir keyif . Bir şeyleri yapmak bulmak buluşturmak eklemek çıkartmak yeni bir şey oluşturmak yeni bir yaratıma girmek bunlar çok keyifli şeyler ve insanı inanılmaz tatmin eden şeyler . Tabi ki birlikte yapılan bir iş ekiple güzelleşen bir iş ekibin ne kadar iyiyse o kadar güzel işler çıkardığın bir sanat . Benim için yaşam biçimi olduğu için değerli . Başka bir şekilde yaşamak istemiyorum . Şu evde yaşadığımız süreç biraz onu da gösterdi . Ne zamana tiyatrolar açılacak çok belirsiz bir durumda biliyorsunuz ama tiyatro olmazsa ne yaparımı hiç düşünmüyorum bile.
 Tiyatro demişken , Tiyatro Günü hakkında ne düşüyorsunuz?  beklediği önemi görüyor mu ve gençlerin tiyatroya ilgisi nasıl? Tabi tabi ki her şey için belirli bi kutlama günleri var . Tiyatro günü de bunlardan biri bizim için . Bizim için anlamı nedir tiyatro gününün ücretsiz oyunlar izlenebilecek belki de hayatında bazı kişilerin ilk defa tiyatroya gitme sebepleri yani bir ücretsiz oyun varsa hadi gidelim diyebiliyor insanlar diğer türlü ücretli olduğunda gitmeyi pek düşünmeyebiliyorlar . O noktada tiyatro günü önemli . Tiyatrolar günü biliyorsunuz bir derneğin kuruluşunu baz alan bi kutlama günü yani bir dernek çatısı altında tiyatrolar toplanmaya başlayınca o gün bir kutlanıcaak gün olarak ilan edilmiş burda da işte en çok dikkati çeken ücretsiz gösteriler . Bu tiyatroyu hem tanıtmak hem de tiyatroya hiç gitmeyen insanları çekebilmek için güzel bir uygulama. Bizde 27 martta çoğunlukla ücretsiz oyunlarda sahne alıyoruz . Bazen 27 martta ücretli oyunlarla da oynadığımız oluyor tabi kurum bazlı değişebiliyor bazı kurumlar da ücretsiz bazı kurumlarda ücretli gösteriler yapıyoruz . Ama ücretsiz gösteriler dan önce tiyatroya gitmemiş kişilerin tiyatroya çekilmesi bakımından kıymetli . Çünkü bir kere geldikten sonra tiyatronun tadını bir kere aldıktan sonra o kişi daha çok gidip geliyor tiyatroya ve o keyfi bir kere alınca bunu devam ettirmek istiyor .  Gençler tiyatroyla çok ilgililer ama gençler tiyatro için fedakarlık yapmaları gerektiğini bilmiyorlar yani mesela işte ben yıllarca tanıdıklarımın düğününe gidemedim yıllarca toplantılara gidemedim aile etkinliklerine katılamadım . Yapmak istediğim bazı özel işlerimi yapmadım erteledim veya iptal ettim . Bunu gençler yapmıyor . Mesela biz prova için her şeyi yapardık prova varsa başka hiç bir şey gözümüzü görmezdi . Provaya gidilecek prova hiç bir şartta ertelenmez . Ama gençler öyle değil. Benim işim var işte sevgilimle buluşacağım ya da gezeceğim . Onları birinci plana koyabiliyor mesela bir iş disiplini vardır bir iş yerine diyelim 9/5 gidiyorsundur ama tiyatro öyle değildir . Tiyatroda her zaman çalışman gerekiyor evde de çalışman gerekiyor . Hazırlanman gerekiyor ön hazırlığını çok yapman gerekiyor fakat gençler bunun farkında değil mesele prova yapacağız gençlerle konuşmuşuz anlaşmışız beşte prova demişiz saat beşi on geçiyor arıyorsun nerdesin diyorsun ‘ay bugün programı vardı?, ay benim bugün hiç halim, keyfim yok gelmiyorum ‘ diyebiliyor . Tiyatro böyle bir disiplin değildir . Bu yüzden gençler bu disiplini kavramalı ve ona uygun hareket etmeliler . O disiplini olmayan gençler çağan  tiyatroya devam edemezler sadece bir süre heves etmiş ve gelmiş sonrasında da ayrılmış kişiler olarak kalırlar . Çünkü tiyatro emek ve fedakarlık istiyor  sen başka bir işte işine gitmeyebilirsin rapor alabilrsin , izin alırsın , ücretsiz izin alırsın en azından yine o gün gitmezsin ama tiyatro öyle değil . Tiyatro da o gün cenazen de olsa , hastanda olsa o oyuna çıkacaksın .çünkü senin yerine oynayacak başka bir insan yok ve sen o oyunda oynamazsan o oyun gerçekleşemeyecek o gösteri o gün hayata çıkarmayacak ve de bir çok kişi zarar görecek . Yani senin bir gün işe gitmemen sadece seni değil çevrendeki bir çok kişiyi de zarara uğratacak o yüzden gençler artık çok fedakarlık yapmayı sevmiyorlar o yüzden tiyatroya da gelip bir süre sonra vazgeçiyorlar.
Ailenizde sizinle aynı mesleği yapan var mı ? Ailemde benimle aynı mesleği yapan kimse yoktu ilk başladığım zaman benden sonra yeğenlerim tabi ki benden görerek heves ettiler . Bir tane yeğenim sahne kostüm tasarımı dekor tasarımı bölümünü bitirdi üniversiteden . Bir diğer yeğenimde performans sanatları bölümünü bitirdi ama daha öncesinde bizim ailede bu işi yapan yoktu . Şimdi ikisi de ucundan kıyısından tiyatronun içinde . Bir tanesi pek sahneye çıkmak istemiyor ama performans sanatlarını bitiren genelde sahne arkasını çalışmayı tercih ediyor . Diğeri de kostüm ve giyim üzerine çalışmaya devam ediyor . 
Yeni oyuncular yetişiyor..  . Tecrübeli biri olarak  siz ne önerirsiniz ne yapmaları gerekir ? Mesleğinizi  biraz anlatabilir misiniz ? Zorlukları, keyifli yanları ve birçok kimsenin bilmediği yönleriyle nasıl bir meslek ?  Dediğim gibi oyuncuların biraz fedakarlık yapmaları ve özverili olmaları gerekiyor . Çalışma saatleri çok az maddi kazanç ama tabi ki keyifli yanları birlikte bir şeyler paylaşmak birlikte yeni bir şeyler oluşturmak çok keyifli şeyler . O yüzden gençlerin biraz sabırlı olmasını istiyoruz  bu konuda sabır olursa bir süre sonra her şey daha kolaylaşacak mesela ilk başlarda yapılmadı gereken temrinler çok ağır gelebiliyor prova süreçleri ağır gelebiliyor ama alıştıktan sonra onlar çok keyifli ve akıcı bir hale kavuşuyor çok kolaylıkla yapılıyor ve ilk başta gözünde büyüten  işler çok basit indirgeniyor tabi ki ben önde olmayı da çok sevdiğim için çok keyifli . Bir şey sunmak ve o insanlardan takdir almak inanılmaz keyifli bir şey ve sen bir oyununu oynadın oyun sonrası birinin gelip sana ‘oyunun çok iyiydi , şu noktası beni mutlu etti , şurası bana bir şey hatırlattı’ demesi inanılmaz mutlu ediyor daha sonrasında . Bu hiç tanımadığın bir insanlarla paylaşım ortamı yaratıyor o seyirci senin sosyal statünde değil senin çevrende değil yaşam alanına etki eden biri değil ama sen orda sahneye çıkarak onun yaşamına bir etki ediyorsun. Ve o etki olumlu bir etki ya da olumsuz bilemiyorum artık o kişinin aldığı o etki o kişinin hayatında bir dönüm noktasına dönüşebiliyor . O yüzden kişileri doğrudan etkileyen bir iş izleyici olumlu veya olumsuz senden aldığı durumu hayatında ve yaşamında muhafaza ediyor . Bilinçaltında ya da bilinç üstünde . O yüzden insanlara verdiği şeyle dikkat etmenin sorumluluğu da var tabi ki bu zorluklarından birisi . Ne yaptığına nasıl yaptığına ne için yaptığa , basıl örnek olduğuna dikkat etmelisin . Çünkü insanlar çoğu zaman sahnede ki kişiyi gerçek kişilik zannediyor ve onunla özleşleştiriyor o noktada dikkatli olmak gerekiyor.Dediğim gib birlikte üretmek insana çok keyif Veren bir şey . Mesela biz çok fazla turne yapıyoruz turneler çok keyifli bizim ekibimiz içinde . Tabi ki de bu ekipteki arkadaşlar çok ilgili . Zorluklar tabi ki var uzun yollar , saatler bazı insanlar için küçük  ama senin için önemli olan anları yakalayamaman yani ordan oraya gitmek molasız yola devem etmek gibi zorunluları var . Bir başla birisine bu zorlukları söylediğinde bu işi yapmam diye düşünüyor çünkü çalışma saatlerimiz belirli değil evden çıkma saatlerimiz belli değil . Mesela birisine sorduğuna işe kaçta gidiyorsun diye işte dokuz da gidiyorum beşte çıkıyorum geliyorum . Bizim öyle bir çalışma saatimiz yok . Turneye gidiyorsak saat dörtte yola çıktığımız var . Normalde ki bir insana kalk dörtte yola çık desen bunu yapmak istemez . Ama biz aldığımız o keyif sahnenin bize etkisi bunları yapmayı bizde keyif gibi gösteriyor .
Çalışma saatleriniz  vs. nasıl? Çekim olduğunda bir gününüz nasıl geçiyor? Çalışma saatlerimiz değişiyor . Ben özel bir tiyatroda çalıştığım için belli bir periyot da  oynamıyoruz. Ödenekli tiyatrolar belirli periyotlarla oynuyor . Bizim haftada iki veya üç gün oyunumuz oluyor . Bir haftada en azla dört gün oynunuz oluyor . Oyun eğer ki bulunduğumuz şehirde ise saat öğleden soruna üç dört gibi ya buluşarak ya da tel tek oyunun oynanacağı mekana geçiyoruz çünkü kendi bir sahnemiz yok hep farklı yerlerde hep farklı sahneler de oynuyoruz . Oraya gidiyoruz oyun için ön hazırlığımızı yapıyoruz kostüm , aksesuar vs gibi dekorcu arkadaşlarımız dekoru hazırlıyorlar sonra oyunu oynuyoruz akşam da en iyi ihtimalle gece yarısı eve dönmüş oluyoruz . Çekim olduğunda mesela genellikle çekimimizi oyunumuzun olmadığı günlere yerleştirmeye çalışıyoruz haftada üç dört gün oyunumuzun olduğu günler dışında kalan günleri set için ayırıyoruz . Bizim diğer kişiler gibi haftada bir gün iki gün tatil yapayım gibi bir isteğimiz hiç olmuyor . Biz sadece ilki programı dengelediğimiz zaman mutlu oluyoruz . :) sabahtan sete gidip öğleden sonra tiyatroya gittiğimiz zamanlar da oluyor tiyatro yaptığını bilen bir ekiple çalıştığın için o ayarlamayı kabul etmiş işler de çalışabiliyorsun . Tabi ki çoğu firma kabul etmeye biliyor çünkü tv ortamı çok yoğun çalışan bir sektör o yüzden kabul etmeyede biliyor . Fakat  kabul ettiğin zaten tiyatro programını önceden atıp hangi gün çalışacağını bilgilendirdiğin için sorun olmuyor.
 Önümüzdeki dönemde yeni projeleriniz var mı? Yeni  projeler düşünüyorduk fakat billurusunuz pandemi sürecini . Büyün projeleri askıya aldı . Tabi ki hala projeler yapıyoruz ne zaman açılacağını bilmesek de tiyatronun yeni sezon için hazırlıklarımız tabi ki var . Kültür bakanlığımızdan destek alıyoruz projelerimizde . Ben ayrıca Karagöz’de oynattığı için hem kukla oyunu nem yetişkin oyunu hazırlıyorum ayrıca oyuncu olduğum ekipte var o. Ordan da hazırlıklara başladık . En iyi ihtimalle ekim gibi bu pandemi ve durumu normale döndüğünde hayat şartlarımız yaşam koşullarımız normale dönmese bile normale yakın koşullara döndüğünde inşallah seyirci ile buluşacağız .
Günümüzde artık her şey daha çok sosyal medya üzerinden devam ediyor .  Siz bununla ilgili ne düşünüyorsunuz.? Sizin sosyal medya ile aranız nasıl ?  Evet sosyal medyada her şey devam ediyor . Bende dediğim gibi sosyal medyada bu pandemi sürecinde bir çok video yapıp paylaşıyorum . Kendi skeçlerim ve mizahi videolarımla ve  Karagöz kukla yapım videoların ile paylaşım yapıyorum . Bu birazcık da tabi ki zorunluluktan oluşmuş durumda fakat yeni mecralar açabilir insanlara yeni ufuklar açabilir sonrasında da etkili olabilir . Ben bu süreçte sosyal medyayı daha iyi kullandığımız düşünüyorum . Artık bizim ihtiyacım oldu mesela konferans görüşmeler bir çok iş görüşmemi konferans görüşmelerle yapıyorum . Bu sosyal medyanın artıları odu bize . Birbirimizi göremiyoruz ana sosyal medya aracılığı ile haberdarız küçük küçük videolarla hatırlanmak için etkinlikler yapıyoruz . 
Röportaj : Evin Alasan - SinemaPort