sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Eleştiri 04 Ocak 2021

Mehmet Ali Kıcım'dan İşe Yarar Bir Şey Film Değerlendirmesi

Başlangıçta bir yolculuk hikâyesi ile karşımıza çıkan filmde günlük yaşama dair o yolculukta kendimizde yer verebileceğimiz karakterleri ve olayları ile ilk etapta iki ana karakterin özellikleri üzerine onları tanıma yolunda gittiğimiz filmde. Gerçek anlamda çıktığımız bir yolculuğun bizi nereye götüreceğini bilmediğimiz gibi filmin konusu da bizi tahmin edemediğimiz yerlere götürüyor. Sonlara doğru bir dram sahne alıyor bu dram öyle ağlamaklı ve sızlamalı değil düşündüren, sorgulatan bir etkiye sahip ve o yolculuk hikâyesi bununla birlikte anlamına kavuşuyor. Ölüm temasını ele alarak bir insanın yaşama hakkı olduğu gibi ölme hakkının da olabileceğini, felç kalmış bir adamın dramatik hayatını ötenazi konusuna değinerek bizlere anlatıyor. Normalde intihar kötü gösterilen olumsuz bir yaklaşımdır. Ancak filmin son sahnesi bu konu ile ilgili tüm tabuları yıkan perspektifte bize sunuluyor. Film benim için sinematografisi ile ön plana çıkıyor. Bir röportajında Pelin Esmer, Görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki ile yansımalar arasında çalıştığını söylemiş ve bu yansımaların Leyla karakterinin yapısını yansıtmada kullanarak diğer insanları gözlemlemesi bize sinematografi ile çok iyi yansıtılmış. Ayrıca tek planda çekilen yemek sahnesine değinmeden edemeyeceğim; ben izlerken ‘’12 Angry Men’’ filmini anımsadım. Filmi izlerken kendime şu soruları çokça sordum. Hayatın bir insan için anlamı en ufak ayrıntıda mı gizli yoksa daha büyük ayrıntılar mı yaşamın bize anlamını gösteriyor? Sizin için hayatın anlamı hangisinde gizli? Peki, sizce yaşamanın artık acı verdiği bir ortamda bütün bu ayrıntıların bizi yaşama bağlayabilecek bir değeri var mı? Öyküye etki eden 3 önemli karakter vardır; Leyla, Canan ve Yavuz. Leyla: Başarılı bir kariyere ve her kadının olmak isteyeceği bir kişiliğe sahiptir, avukat olan ancak şair kişiliği ile etrafındaki kişilerce tanınan ve bu alanda ünlü birisidir. Leyla için kısaca ‘’bağımsız kadın tiplemesi’’ görülür. Canan: Ailesinin ona olan korumacı tutumu yüzünden henüz tam özgüvenini kazanmamış, tedirgin bir yapıya sahiptir. Mesleği hemşire ancak hayalinde oyuncu olmak isteyen ileride bu mesleği yaparak hayatını devam ettirmek istiyor. Genel kültür seviyesi diğer karakterlere göre daha düşük bir yapıdadır. Yavuz: Kişisel olarak eğitimli ve kültürlü bir düzeydedir, içinde bulunduğu rahatsızlık nedeni ile boyundan aşağısı felç olan birisidir. Çalıştığı dönem mühendistir. Yaşamın karşıtı olan ölüm filmde Yavuz tarafından ulaşılması istenen bir şeydir çünkü artık yaşamak ona acı vermektedir. Burada Yavuz'un hayatının felç olmasından dolayı artık kopyala yapıştır şekilde gitmesi ve başka bir insana bağımlı yaşaması onun artık hayatını sonlandırmak istemesinin en büyük etkeni. Filmin büyük bir kısmını konu alan öykü; Leyla’nın çıktığı yolculuk ve edindiği yol arkadaşı Canan ile birlikte farklı bir anlama ve boyuta geçiyor. Canan hiç bulunmak istemediği bir mezunlar gecesi yerine çıktığı bu yolculukta içinde bulunduğu Yavuz’un hayatı artık onun için daha önemlidir. Leyla karakterinin insanları gözlemlemesi diğer insanlarında öyküye katılımı ile geçen muhabbetler üzerine Leyla’nın penceresinden daha çok bize aktarılmıştır. Örneğin bir sahnede Leyla trende yemek vagonunda masasına alkol sipariş ediyor. Garson alkolü masaya koyuyor ve perdeyi çekiyor. Leyla nedenini sorunca, garson taş gelmesin diye cevap veriyor. Taş gelmesin diye çekilen perde başka insanların değerlerine göre bir yaşam biçimi belirlememizi, yaptığımız şeyi onlar görmeden yapabilirsin gibi kalıplarla gerçekleştirebileceğimizin bir göstergesi. Burada da aslında kimine göre ufak kimine göre büyük bir özgürlük kısıtlamasından bahsedebiliriz. Filmde özgürlük çatısı altında bile aslında özgür olmayacağımızı özgürlüğün ifadesinin kişiden kişiye göre değiştiğini ve bunu kişinin kendi yaşamı ile anlamlandırdığını anlıyoruz. Yavuz için her gün pencereden dışarı baktığı insanların yerinde olabilmek, yeniden yürümek belki yeniden kendi kendine duş alabilmek bir özgürlüktür. Canan için ise içinde bulunduğu hayat, babasının ona yaklaşımı yol için hazırladığı poşet, babasının gözünde onu hala küçük kızı gibi görmesi, hemşire olması ya da sevgilisi ile içinde bulunduğu durum bir esarettir. Oyuncu olmak onun için belki de özlem duyduğu hayata bir özgürlüğü simgeliyor. Filmde herkesin bir esareti var ya hayatlarında var olanlara ya da olmayanlara karşı. Mehmet Ali KICIM - Sinemaport