sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Film Haberleri 29 Eylül 2021

Filmekimi'nde Kaçırılmaması Gereken 11 Film

Aylardır yollarını gözlediğimiz, her festival sonrası özlem arttırdığımız Filmekimi zamanı geldi. Yılın o büyüleyici zamanı. Bu yıl da Cannes’dan Venedik’e müthiş bir seçki sunan festivalden görülmesi gereken 11 filmi gelin yakından inceleyelim.


TITANE
 
Raw ile büyük ses getiren canımız ciğerimiz Julia Ducournau bu sefer yine kışkırtıcı ve en az onıun kadar rahatsız edici yeni filmiyle karşımızda. Cannes’da Altın Palmiye ödülü kazanan Titane, havaalanında yüzü morarmış bir halde bulunan adamın kendisini yıllar önce esrarengiz bir biçimde kaybolan Adrien Legrand olduğunu iddia etmesiyle filizlenen olayları konu ediniyor. Raw ile psikolojik sınırlarımızı fazlasıyla zorlayan Ducournau’nun bu kez neler yaptığını perdede izlemek için sabırsızlanmamak elde değil.


ANNETTE 
 
Holy Motors ile geniş kitleleri arkasına alan Leos Carax’ın dokuz yıl sonra beyaz perdeye dönüşünü müjdeleyen Annette, ünlü simalar Adam Driver ile Marion Cotillard’ı buluşturarak yılın en büyük sinema olaylarından birine imza atıyor. Cannes’dan En İyi Yönetmen ödülü ve binlerce övgüyle dönen film, dünyaca ünlü soprano ve büyük beğeni kazanan komedyen eşinin yeni çocukları Annette ile değişen yaşamlarını perdeye taşıyor.



DUNE

Dünya genelindeki sinemaların derin nefes almak için büyük umutlar bağladığı ve vizyona girdiği 24 ülkede 35 milyon doları aşkın dolar hasılat elde eden Dune... Yeni bir dünyanın kapılarını ilk kez aralayacağımız bu çarpıcı yapım, ailesi çöl gezegeni Arrakis'in kontrolüne sahip olan Paul Atreides'in hikayesini anlatıyor. 22 Ekim'de sinemalarda gösterime girecek olan film Türkiye prömiyerini Filmekiminde gerçekleştirecek.


THE POWER OF THE DOG
 
Özlediğimiz western havasını iliklerimize kadar hissetmeye hazırlanalım. Son olarak televizyona çektiği Top of the Lake dizisiyle rejisine hayran kaldığımız Jane Campion’un tekrardan film dünyasına döndüğü The Power of the Dog, bu yılın en büyük sürprizlerinden biri gibi görünüyor. Büyük ses getirdiği Venedik’ten En İyi Yönetmen ödülüyle dönen bu çarpıcı western, Benedict Cumberbatch’ın güçlü performansıyla toksik erkek yaşamını yakından inceliyor.



A HERO

Asghar Farhadi’nin çizdiği akıl almaz İran portresini seviyoruz. Ve işte yine yılın o büyüleyici zamanları. Rekabetin kıyasıya olduğu Cannes’dan Jüri Büyük Ödülüyle dönerek merakımızı arttıran A Hero, borçları yüzünden hapse giren Rahim’in izin zamanında alacaklarını ikna ederek hapisten kurtulmaya çalışmasını ve bu sırada başına gelen dramatik olayları konu ediniyor. Everybody Knows’ta Arjantin’e döndürdüğü kamerasını tekrardan memleketine çeviren Farhadi, yine hepimizi mest edecek gibi görünüyor.



THE HAND OF GOD

Her yaşın ayrı bir güzelliği var ve bunu çarpıcı senaryolarıyla en iyi Paolo Sorrentino ortaya koyuyor. Bu kez kişisel hikayesini perdeye taşıdığı The Hand of God ise 1980'lerin sallantılı İtalya’sında sinema aşkı yeni filizlenen bir gencin büyüme hikayesini konu ediniyor. Geçtiği zorluklardan Napoli’nin dünya yıldızı yeni transferi Maradona'ya kadar yaşadığı ortamı birebir yansıttığı yeni filmi ile Sorrentino, kendine yeniden hayran bırakmaya geliyor.



MASS

Prömiyerini Sundance Film Festivali'nde yapan ve yılın en büyük sürprizlerinden birine imza atan ABD yapımı Mass, 17 kişinin ölümüyle sonuçlanan Florida Parkland Katliamı'nı derinlemesine inceliyor. Keder, yas, öfke gibi kavramları sentezleyen film, iyileşmek için insanca bağları kullanmamızın ne denli önemli olduğunun perdedeki yansıması. 



THE FRENCH DISPATCH

Monoton hayatımızın renkli sembolü canımız ciğerimiz Wes Anderson’a kavuşuyoruz. Artan Covid-19 vakaları nedeniyle vizyon tarihini erteleyen, yakınlarda sinemalarda da izleyeceğimiz ve Tilda Swinton’dan Lea Seydoux’a, Benicio del Toro’dan Frances McDormand’a yıldızlar resitali sunan The French Dispatch, Paris'te bir Amerikan gazete bürosunda çalışan gazetecilere odaklanıyor. Rejisiyle yine bizi hayran bıraktıracak gibi görünen Anderson yeni filmini 20. yüzyılda Fransa'nın hayali bir şehrinde yaşayan Amerikalı gazetecilere yazılmış bir aşk mektubu olarak tanımlanıyor.



DRIVE MY CAR

Hayır Japonya’da sadece anime yapılmıyor ve evet her yıl düzenli olarak inanılmaz dramlar çıkıyor. Bunların en istikrarlı isimlerinden Ryusuke Hamaguchi ise bu kez Murakami uyarlamasıyla karşımızda. Kaybettiği eşinin acısıyla kendi yalnızlığına gömülen bir adamın Hiroşima’dan aldığı davet üzerine yönettiği tiyatro oyunu öncesinde tanıştığı kadınla arasında geçenleri konu edinen film, modern Japonya sinemasının en iz bırakıcı örneklerinden biri olarak anılıyor.



LAMB

Cannes'da Belirli Bir Bakış bölümünde prömiyerini yapan bu karanlık masal, bizi İzlanda'da yaşayan bir çiftin ürkütücü yolculuğuna götürüyor. Çocuk sahibi olmayan bir çiftin koyun sürüsüyle geçirdiği tekdüze hayatın sıra dışı bir yenidoğan ile değişme süreci, görsel bir şiirin kapılarını açıyor.



BENDETTA

Son olarak gerilim filmi Elle ile bizi mest eden Paul Verhoeven'i tekrardan beyaz perdeye film yaparken görmek tarifsiz bir his. Hele ki bu Altın Palmiye'nin favorilerinden biri olarak gösterilen Bendetta ise tarif edilemez. Genç yaşına rağmen hızla yükselerek manastırın başına geen rahibe Benedetta'nın yaşamına odaklanan film, 17. yüzyılda yaşamış Benedetta Carlini'nin skandallarla dolu gerçek hayat hikayesinden uyarlandı.


Burak Sakar