sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Röportaj 06 Temmuz 2020

Alihan Aracı SinemaPort'a Konuştu

Bugünün Saraylısı dizisi ile yıldızı parlayan oyuncu Alihan Aracı, SinemaPort ekibinden Alper Ergez'e konuştu.


Merhaba Alihan bey hoş geldiniz nasılsınız öncelikle sizleri tanımayanların daha yakından sizi tanıyabilmesi için biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Merhabalar, çok teşekkür ederim,iyiyim.Umarım siz de iyisinizdir. Zor ve alışık olmadığımız şekilde geçen bu günlerde, hastahanede olmamak, sağlığımızın yerinde olması, sevdiklerimizle beraber olmak sanırım iyi olmak için fazlasıyla yeterli. 1989 İstanbul doğumluyum. 3 çocuklu bir ailenin ortanca çocuğuyum. İstanbul Üniversitesi inşaat mühendisliği mezunuyum. 2010 yılında, üniversite üçüncü sınıftayken oyunculuğa başladım. Sonrasında üniversiteyle beraber, mezun olduktan sonra da mesleğimle beraber oyunculuğa devam ettim. Bu şekilde bu günlere kadar gelindi ve şimdi de hem mühendislik hem oyunculuk beraber sürdürmeye çalışıyorum. Başarı odaklı ve kendi kişisel tatmininin peşinde koşan biriyim. Kişisel hobilerim olarak da, yüzmekten, film izlemek ve kitap okumaktan özellikle çok keyif alırım.
Alihan bey içinde bulunduğumuz karantina sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz neler yapıyorsunuz?
Şu sıralar tabi karantina sürecinin dışındayız çok şükür, maskeyle, sosyal mesafeyle ve diğer tavsiye edilen tüm önlemleri alarak hayatıma devam ediyorum. Karantina sürecindeyse evde yapmam gereken birçok şey vardı normalde vakit bulamadığım. Onları yaparak geçti. Çok fazla kitap okuma ve film izleme fırsatı oldu. Evde yapılan sporlar da buna eklendi ve bu şekilde geçti karantina süreci. Tabii biraz da kilo alındı hareketsizlikten.
Oyunculuk ile tanışmanız nasıl başladı?
Küçük yaşlarımdan bu yana hep bir ilgim vardı. İlkokul – ortaokul dönemlerinde yer aldığım oyunların fotoğrafları haala duruyor. Hatta karantina sürecinde bakılan eski fotoğraflarda onlara rastlamak da güzel olmuştu.  Sonrasında üniversite 3. Sınıftayken Aşk ve Ceza dizisinde oynamaya başladım. Daha sonrasında da diğer diziler, filmler ve reklamlarla bu süreç devam etti.
 Bu arada oyunculuk dışında aynı zamanda mühendislikte yaptığınızı biliyoruz.İkisini aynı anda yürütmek zor olmuyor mu?
Zor oluyor evet. Ama kolay olmasını beklemiyordum ya da istemezdim de sanırım. Çok çalışmak gerekiyor, belki başka birçok şeyden ödün vermek gerekiyor. Ama ben bu durumdan çok memnunum. İnsan sevdiği işi yaptığı zaman, zor olması, yorulmak ya da diğer durumların pek önemi kalmıyor. Bunu kendim için düşündüğüm zaman, bir yanda çok sevdiğim, hayran olduğum bir meslek; oyunculuk. Diğer yanda mühendislik, çocuğum gibi büyüttüğüm şirketimiz, BTAA. İkisinden de vazgeçmem mümkün değil. Çok yoruluyorum, çok zor, bazen hiç zaman yok vs vs. Herşey yolunda .
Peki yeni dizi,sinema projeleriniz var mı sinemaport okuyucularıyla paylaşmak istermisiniz?
Şu anda anlaştığım, kesinleşen bir projem yok. Birçok görüşmemiz var ve fakat özellikle son 2 yıldır, menajerim sevgili Canan Odacıl’la beraber, birçok kriteri gözönüne alarak seçimler yapmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla kolay olmuyor.
Kariyerinizde kendinize belirlediğiniz bir hedefiniz ve örnek aldığınız yerli/yabancı oyuncular var mı?
Evet tabii, her iki işimde de kendimce koyduğum başarı kriterlerini yakalamak ve her gün daha iyi bir insan olmaktır benim hedefim. Oyunculuk anlamında ve aynı zamanda kendime insan olarak da örnek aldığım kişi beni tanıyanların da çok iyi bildiği gibi Kerem Atabeyoğlu’dur. Onun dışında birçok beğendiğim oyuncu sayabilirim tabii, Haluk Bilginer, Halit Ergenç, Okan Bayülgen, müthiş oyuncular. Yabancı olarak da Tom Hanks, Idris Elba, Nicole Kidman’ı sayabilirim.
 ‘’Suda Balık” filminde gösterdiğiniz performansla Nice Uluslararası Film Festivali’nde ‘En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'ne aday olmak nasıl bir duygu?
Muhteşem bir duyguydu. Birçok güzel duyguyu bir arada yaşamıştım. Oyunculuk anlamında böyle bir ödüle, ilk filmimde aday gösterilmek çok güzeldi.
Oyunculuk hayatınızda sizi çok etkileyen ve unutamadığınız bir anınız var mı bizimle paylaşır mısınız?
Birçok farklı yerde anlatmıştım, burada da bunu paylaşmak isterim, çünkü unutulmaz bir andı. Berlin Film Festivali’nde de filmimiz birçok dalda aday gösterilmişti ve ben de en iyi erkek oyuncuya adaydım. İşlerimin yoğunluğundan dolayı, ödül gecesinin olduğu gün gidebilmiştim Berlin’e. Dolayısıyla tüm hafta süren gösterimleri kaçırmıştım. Kokteyl salonuna girdiğimde bir stanttaki Japonya’dan gelen başka adaylar beni görünce, ‘ The Fish in the Wateeerrr! Welcooome! It was a good movie!’ gibi cümlelerle beni karşılamışlardı ve bir süre sohbet etmiştik. Unutulmaz bir andı. Dünyanın bambaşka biryerinden gelen insanlar, sizi filminizle karşılıyor ve bir ilişki kuruyorsunuz. Mükemmel bir duyguydu, unutulmaz bir andı.
 Son olarak sizi sevenlere ve Sinemaport okuyucularına neler söylemek istersiniz?
Ne olursa olsun vazgeçmesinler ve çok çalışmaya devam etsinler!
Röportaj : Alper Ergez - SinemaPort