sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Röportaj 23 Haziran 2020

Hakan Türkşen: Oscar'a Aday Olacak Bir Film Üretemediğimizi Düşünüyorum

Yapımcı, yönetmen ve aynı zamanda oyuncu olan Hakan Türkşen SinemaPort'a konuk oldu. Efsane dizi Avrupa Yakası'nın Allah belanı versin Mahmut'u karakteri olan Hakan Türkşen, Mehmet Ali Kıcım'ın sorularına cevap vererek, geçmişten günümüze dizi ve sinema sektörüne dair çok önemli açıklamalarda bulundu... Kariyerinizde birçok dizi ve filmde rol aldınız. Eğitime ve kişisel gelişime önem veren birisiniz ve yurtdışında birçok seminere katıldınız. Oyuncu olmak isteyenler kendilerini nasıl geliştirmeli? Siz hangi yollardan geçtiniz biraz hayat hikayenizi de dinlemek isteriz... 17 kasım 1975'de İstanbul Üsküdar'da doğdum. Eğitimime İstanbul'da devam ettim. Ortaokul ve lise döneminde okul piyesleri ve okullar arası tiyatro yarışmalarına katılarak tiyatroya adım adım yaklaştım. Sahne ve mikrofonla erken yaşta tanıştım. Aynı zamanda turne tiyatrolarında yan roller bularak bu yönümü geliştirdim. Üsküdar Teknik Okulları’ndan mezun olduğumda 1991 yılında özel tiyatrolarda oynamaya başlamıştım bile… O yıllarda Müjdat Gezen Çocuk Merkezi’nde birçok çocuk oyununda ve organizasyonda yer aldım. Enis Fosforoğlu yönetiminde tiyatro okulunda fonetik ve diksiyon eğitimleri alarak kendimi geliştirdim ve tiyatro okulunu başarıyla bitirdim. Televizyon dizileriyle ilk tanışmam 1993 yılında Atv televizyonundaki Süper Baba dizisi ile oldu. Mahallenin futbol takımının kaptanı rolüyle tanınmaya başladım dizideki görevim 4 yıl devam etti. Yine Türk televizyon tarihinde büyük başarılara imza atmış fenomen bir dizi olan “Avrupa Yakası” dizisinde 4 sezon başarı ile Sütçüoğlu Muhallebici'sinde "Allah belanı versin Mahmut" karakteriyle tüm Türkiye tarafından tanınmaya başladım. Bu arada üniversitede konservatuvarı kazanamayınca Uluslararası İlişkiler Ekonomi dalında yüksek okulu bitirdim. Yıllar sonra hayatımdaki eksiği fark ederek Başkent İletişim Bilimleri Akademisi Tiyatro bölümünü başarıyla bitirdim. Dünyanın başlıca kentlerinde Fransa, Hollanda, Avusturya ve Amerika'da; tiyatro, sinema ile ilgili birçok çalışma ve seminere katılarak kendimi geliştirerek oyuncu olmaya doğru ilerlemeye her zaman devam ediyorum. 2017 yılında Los Angeles’ta yapımcılık işine başladınız. Amacınız Türk dizilerini dünyaya taşımak ve orada yerli ve yabancı oyuncularla ortak projeler hazırlamak. Bu hedefiniz kapsamında orada isler nasıl gidiyor? Geçmişte yaptığınız ve son zamanlarda size gelen projeler var mı? Bunlardan bize bahsedebilir misiniz? Aslında Los Angeles'a 2009'dan bu yana gidiyoruz. Orada dünyanın en büyük film pazarı var. Mutlaka katılırım. Yeni - eski yeni yönetmenler, yapımcılar, kanal sahipleri hep bir ortamda olmak ufkumu acar ve yeni projeler kurgularım kafamda. Ayrıca Türkiye'de üretilmiş olan Türk sinema filmlerini dünyanın dört bir tarafından gelen film alımcıları, televizyon kanal sahipleri ve büyük yayımcılara aktarırım, anlatırım hatta bu işi yapan bir ekibim var. Profesyonel olarak sales agent (satış acentası) hizmeti veriyoruz. Yeni filmler olduğu kadar, belgeseller, Yesilçam'ın kült filmleri ve Amerika'da olamayan Asya ve Avrupalı yapımcıların filmlerini Amerika'da satış kanalları ile paylaşır ve dünya çapında tanınmaları ve satış yapmalarını sağlarım. Türkiye'de çekilmiş yüzlerce filmin satışını özellikle Abd, Güney Kore, Çin, Rusya, Güney Amerika ve kısmi Avrupa ülkelerine içerik sağlarım. Bu işleri yaparken şirketimde aynı zamanda coo (müdür) olarak da görev yapan senarist, yapımcı, yazar, tv programcısı olan eşim Nur Türkşen'in desteğiyle bu girişimlerim her zaman başarıya ulaşır. O yüzden şanslıyım diyebilirim. En son Avrupa menşeili bir yapım firmasının covit-19 ile ilgili bir filmin Amerika ayağında hem yapımcılığını hem de oyunculuğunu gerçekleştirdim. Bu sene Cannes'e katılacağını düşünüyorum. Ayrıca covit-19 hafiflerse Ağustos için 2 film projesi üzerinde çalışıyoruz. Ülkemizde dizi ve film sektörünü nasıl görüyorsunuz? Tüm sektör elinden geldiğince üretim yapmaya çalışıyor fakat henüz Oscar'a aday olacak bir film üretemediğimizi düşünüyorum malum bizdeki bütçeler ve devlet tarafından verilen destekleri yetersiz görüyorum. Her yıl ödenek verilen 100 film projesi olsa bile yeterli değil. İlerleyen zamanlarda daha iyi işlere genç ve dinamik ekiplerle Türk sinema endüstrisine kaliteli ve güçlü projeler hazırlayacağımızı düşünüyorum. Daha çok çalışmalıyız. Ayrı Tv kanallarında biraz daha yeni yapımcılara yeni yönetmenlere yeni yapım firmalarına yer verilmeli. Liyakat denen kavram gerçekten işlemeli olmadığını söyleyebilirim üzgünüm ama bu böyle. Los Angeles’ta bulunmuş oranın havasını teneffüs etmiş biri olarak aradaki en belirgin farklar neler, ne yapmalıyız? Tabii ki benim canım ülkem Türkiyem bambaşka... Ama orada film bütçeleri en küçük 3 - 5 milyon dolardan başlayıp 200 -  300 milyon dolarlara bile çıkabiliyor. Eşit şartlarda olsak birçok genç yönetmen arkadaşım Oscar'lık neler çeker neler? Genç oyunculara yönetmenlere daha çok fırsat vermeliyiz. Ayrıca yaptığım onlarca film var. Yapımcı deyince hep büyük para sahibi şirket patronları gibi tipler zannediliyor aslında öyle değil yapımcılık da oyunculuk - yönetmenlik gibi zeka dolu bir meslek bunun tanımı net yapılmalı. Sizi yeniden ekranlarda görecek miyiz? Size gelen teklifler var mı? Uçankus Tv'de çok yakın zamanda hafta içi her gün Moda Kuşu programını Nur Türkşen ile birlikte 150 bölüm yaptık. Şu an Amerika'dayız covit-19 sonrası Türkiye'ye döner dönmez belki programa devam edebiliriz. Aynı zamanda tüm dünya üzerinde ayak basmadık yer bırakmayan Nur Hakan ile Dünya Turu programı o da Uçankuş Tv'de idi belki onun yeni bölümlerini çekebiliriz. Ayrıca hazırlandığım 2 yeni filmim var hem yönetmenlik hem oyunculuk yapacağım bir de bahsettiğim bir proje Uyanış için çekimler hala devam ediyor. Oyunculuğa ilginiz ilk ne zaman başladı? 1990 yılında okul tiyatroları ve Engin Özer Cep Tiyatrosu'nda çalıştım oralardak, sevgim mesleğe dönüştü... Çocukluk bağlantısı var mı? Gelecek adına yapmak istediğiniz hayatınızda farklı bir şey var mı? Çekmek istediğim onlarca film projesi, tüm dünyaya content (içerik) firmam aracılığı ile Türk filmlerini izlettirmek ve bir de stand-up projem var, bakalım hayırlısı. Hayatın basit zevkleri arasında asla vazgeçemeyeceğiniz ve yapmaktan keyif aldığınız şeyler neler?Mini bir - iki ilginç koleksiyonum var. Denizde birkaç kez wakeboard denedim zorlandım belki onu geliştirmek ve deniz ile ilgili her şey deniz yemekleri, tekneler vb. Küçüklüğünüzden beri sahip olduğunuz bir takıntı ya da alışkanlığınız var mı? Ben hayatımda sigara bile kullanmamış hatta denememiş biriyim pek yok diyebilirim.. Bir gününüzü nasıl geçirirsiniz, covid19 salgını hayatınızı nasıl etkiledi? İş olduğu zamanlar çok erken kalkarım ve günü çok iyi değerlendiririm vakit bulursam yemekler konusunda gurme olabilecek kadar iyi olduğumu söyleyebilirim. Çok planlı olmak istesem de pek planlı olduğumu söyleyemem.  O konuda eşim Nur Türkşen dünyada belki en planlı kişiler arasında birincidir. Sakin olmak istesem de gün çok hızlı ve akıcı geçer. Covit-19 zor bir dönemdi. Çok özel projelerin ön hazırlık süreci için Abd'deydik. Her şey alt üst oldu. Böylesine büyük bir süreç ancak dünya savaşları sırasında yaşanmış bizde maalesef bu yüzyılda bunu gördük. Çok zorlu bir süreç umarız her şey en kısa sürede eski haline döner. Biz Amerika'dayken yakalandık. Maalesef uçaklar hala açılmadı bir an önce ülkemize dönmek istiyoruz. SESAM 2. başkanısınız. Türkiye'de SESAM'ın önemi nedir? SESAM Türkiye sinema eseri sahipleri meslek birliği, Türkiye'de kurulan ilk meslek birliği SESAM'dır sonrasında kurulan tüm meslek birlikleri SESAM içerisinden kopmuş kişilerin oluşturdukları meslek birlikleridir. En kapsamlı ve 33 yıl önce kurulmuş eser sahiplerinin meslek birliğidir. Türkiye Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin amacı: "görsel",  görsel - işitsel" sunumlar taşıyan filmler, sinematografik eserler, Sinema, Video, TV Filmleri, bilgisayar ve internet ortamı filmleri, dizi filmler, öğretici, teknik, bilimsel, tanıtım, eğlence, canlandırma mahiyetli filmler, kısa ve uzun metrajlı filmler, sinematografik eser mahiyetindeki reklam filmleri ve/veya klipler, güncel filmler, tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri ve sair araçlarla gösterilebilen veya izlenebilen, hülasa, film şeridi, video bant, disk, disket, video cd, lazer disk, dijital kayıt, bilgisayar ortamı, (vb.) hangi taşıyıcı ortama ve kayıt formatına tespit edilmiş veya edilecek olursa olsun ve hangi tekniklerle sunulursa sunulsun, yasaya göre "sinema eseri" veya "sinematografik eser" sayılacak her türlü eserin eser sahipleri ve / veya mali hak sahiplerinin ortak çıkarlarını korumak, kollamak, haklarını izlemek, haklarının idaresini, alınacak tazminat ve telif ücretlerinin tahsili ile hak sahiplerine dağıtımını sağlamaktır. Türkiye'de Sinema alanında telif hakları hala tam anlamıyla yasalaşmamıştır. En yakın zamanda telif hakları yasası en güzel ve en doğru şekilde beklenmektedir. Bu tarz birliklerin olması hatta artması sektör açısından önemli bir kazanım mı? Birliklerin artması tabii ki önemli bir kazanımdır. Ülkede ne kadar fazla sivil toplum kuruluşu varsa, veriler o kadar çok süzgeçten geçer ve böylece doğruya ve mantıkla olana ilerleyebiliriz. SESAM'daki işleyiş nasıl ilerliyor? Birlik amacına ulaşmak için, mevzuatın verdiği imkanlar içinde aşağıdaki faaliyetlerde bulunur. 1. Üyelerin her türlü kurum ve kuruluşlarda haklarını idare etmek, izlemek, korumak, idari ve yargı yollarına başvurmak. 2. Üyelerinin eserlerinin kullanımından kaynaklanan ücretlerinin ve tazminatlarının tahsilini sağlamak, 3. Yurt içinde ve yurt dışında kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri ile idari ve mesleki ilişkiler kurmak, 4. Mesleki yayınlar yapmak, üyelerine ve üyeleri dışındaki kişilere faaliyet alanına ilişkin kurslar açmak, 5. Üyeleri için yardım sandığı kurmak ve diğer sosyal hizmetleri gerçekleştirmek, 6. Üyelerinin eserlerinin, her biçimdeki nüshalarının ticari amaçla kullanılmasını kontrol etmek, izinsiz kullananlar için gerekli tedbirleri almak, 7. Üyelerinin eserlerinin kullanılmasına ilişkin sözleşmelerin yapılmasına, uygulanmasına ve anlaşmazlıkların giderilmesine yönelik çalışmalarda bulunmak ve diğer alan meslek birlikleri ile iş birliği yapmak, 8. Meslek Birliği'nin özelliğine göre yapılacak diğer faaliyetler; • Sinema eseri eser sahipleri ve/veya mali hak sahiplerinin gerek kendi aralarında gerekse 3. Şahıslarla olan ihtilaflarında hakemlik yapmak, • Sinema Eserleri ile ilgili konularda bilirkişilik yapmak, 1. Usta sinemacıların hocalığında sinemaya nitelikli sanatçılar (rejisör, kameraman, senarist, oyuncu gibi) yetiştirmek için atölyeler açmak. 2. SESAM yapacağı faaliyetlerden ve etkinliklerden elde edeceği gelirler ile huzur evleri açacak, muhtaç sanatçılara yardım sandığından yardım fonu kuracak, üyelere sosyal hizmet gerçekleştirecektir. Orada zaman zaman fikir ayrılıkları oluyor mu? Ne gibi kararlar alındı ve uygulandı güncel örnekler verir misiniz? Her yerde olduğu gibi zaman zaman fikir ayrılıkları olabiliyor fakat ben özellikle Yesilçam ekolünden geldiğim için hocalarımıza usta yönetmenlerimize karşı tüm konularda saygı ve sevgi ile yaklaşırız özellikle Başkan Yılmaz Atadeniz hoca her konuda bilgili ve birikimlidir. Engin tecrübelerinden oldukça fazla faydalanmaktayım. Ayrıca dünyanın dört bir tarafında telif hakları ve sinema konusunda çalışmalar yapmaktayız. Her geçen gün telif hakları çıkması icin çalışmalarımızı sürdüreceğiz özellikle bu pandemi sırasında birçok meslektaşımız çok zor günler atlatmakta ve bunu konuda acil adımlar atılarak bir can suyu projesi sinemacılara ve tüm sinema emekçilerine devletimiz tarafından planlanmalıdır. Unutmadan Türk Sineması'nın 104. ve 105 yıl kutlamaları ve ödül töreni SESAM tarafından planlandı ve hayata geçirildi. Sadece oyuncular değil tüm sinema sektör bileşenlerinin tek bir kategoride ödüllendirildiği "Türk Sineması'nı Geçmişten Geleceğe Taşıyanlar" isimli törende; tüm sektör oyuncudan, ışıkçıya, yönetmenden, yardımcı oyuncusuna kadar her emekçinin hatırlandığı bir ödül gecesi yapıyoruz. Umarım bu sene Türk Sineması'nın 106. yılında daha da büyüyerek devam edecektir. Bunun dışında SESAM Akademi'yi kurduk bununla ilgili güzel projeler hazırlanıyor ve o da büyümeye ve yeni projelerle Türk Sineması'na katkı sağlamaya devam ediyor.

Son olarak sektör hakkında ve SinemaPort okuyucularına neler söylemek istersiniz? Örf ve adetlerimizi kaybetmeden teknolojinin en üst imkanlarını kullanarak sinemanın içinde olursak her zaman ürettiğimiz filmler istenilen değeri elbet bulacaktır.

RÖPORTAJ: Mehmet Ali Kıcım - SinemaPort