sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Röportaj 23 Mayıs 2020

İrfan Kangı ''Benim için yaşamın merkezi tiyatro.''

İrfan Kangı, Türk sunucu, oyuncu, tiyatrocu yönetmen ve seslendirme sanatçısı. Birçok okul ve kültür merkezlerinde tiyatro eğitmenliği yapmıştır. Aynı yıllarda radyoculuğa başlamış çeşitli radyo kanallarında yöneticilik ve programcılık yapmıştır. Aynı zamanda Kayhan, Recep İvedik 4, Can Tertip gibi filmlerde de yer alan İrfan Kangı ile oyunculuk kariyeri ve film sektörü hakkında sohbet ettik.
Kariyerinizde birçok dizi, film ve Tiyatrolarda rol almışsınız. Ayrıca radyo sunuculuğu da yapmışsınız. Bu mesleği seçmenizdeki nedeniniz neydi? Oyunculuğa ilk ilginiz ne zaman başladı? 
Aslında hepsinin ayrı bir hikayesi var.Oyunculuk ilk olarak 7 yaşında Harbiye Açık Hava Tiyatrosu'nda izlediğim Devekuşu Kabare'nin deliler oyununu izleyerek başladı.Bir çocuk olarak ilk yetişkin oyunumdu ve büyülenmiştim.O gün belki kaderim ve belki iç sesim seyirciler arasında değil sahnede olmam gerektiğini söyledi bana.Aslında ben Tiyatroyu değil tiyatro beni seçti.Beni oyuna götüren dayımdı ve beni her ay oyunlara götürmeye başladı.O dönem Nejat Uygur'un , Ferhan Şensoy'un ,Haldun Dormen'in efsanesi Dormen tiyatrosunda bir çok oyun seyretmeye başlamıştım.Tabi ilk göz ağrım Devekuşu Kabare'nin tüm oyunlarını videodan ezberlemiştim bile.Artık benden başka bir meslek kolunun uzmanlığı çıkmayacağı belli olmuştu.Oyunculuk meselesi böyle başladı.Lise sonrası bazı konservatuar sınavlarına girdim.İlk aşamayı geçebildim sadece. Müjdat Gezen Sanat Merkezi akşam okulu açılmıştı o dönem hemen kayıt oldum ve eğitim almaya başladım.Bir sene sonrası radyoculukla tanıştım. İlk 7 ay Alem FM ve sonra 8 seneyi aşkın İstanbul FM serüveni.Hem para mı kazanıyor hem eğitim alıyordum.Sonra eğitmenlik başladı.6 sene civarı MSM başta olmak üzere eğitmenlik yaptım.2000 yılında ilk profesyonel oyunumla yeni kurulan AVAM Tiyatro ile çıktığım yolda bu sene benim 20.yılım.2006 yılında da tv ile tanışma ve program yapmak, sunuculuk gibi işler girdi hayatıma.

 Tiyatro alanında eğitmenlik te yapıyorsunuz. Sizce oyuncu olmanın yolu önce tiyatrodan mı geçiyor. Çünkü ikisi bence çok farklı iş ve yetenek gerektiriyor. Siz her iki işi de yapmış birisi olarak bizlere tecrübelerinizi ve farklarını anlatır mısınız?
Tiyatro eğitimi almış birini oyunculuk konusunda almamış birine göre bazı artıları olduğu kaçınılmaz.Çünkü tiyatro oyunculuk konusunda ciddi bir idman yeridir.Pratik düşünmeyi, hızlı hareket etmeyi, karakter ve tip yaratmayı, seyirci nabzını ölçmeyi, karşılıklı ve doğru oynamayı, hata sayısını minimum da tutmak gibi bir çok faydası var. Fakat şunu da unutmayalım ki oyunculuğun bir bölümü yetenektir ve sizin o yeteneği nasıl işleyeceğiniz önemlidir.Yetenek önemli olmasaydı hiç eğitim almamış olan 5-6 yaşında ki çocukların iyi oyunculuklarını nasıl izlerdik.İşte tiyatro eğitimi ve ya doğru oyunculuk eğitimi o yeteneği işlemenizi sağlıyor.Madenden çıkardığınız altının kuyumcuda vitrine kadar çıkan kısmını düşünün.Ham yetenek daha yüksek bir başarıyı getirmeyebilir ama iyi bir oyunculuk eğitimi ve mümkünse tiyatro özgeçmişi sağlamak bir oyuncunun en önemli yatırımıdır.İşin eğitmenlik kısmına gelince de tiyatro bir usta çırak ilişkisidir ve eğitmen olunca birikimlerinizi öğrencilerinize aktardığınız bir mecrada insanlara yön veriyorsunuz.Bu çok büyük sorumluluk.Yanlış yola sokarsanız o insanlar yoldan çıkar ve şarampole düşer.Bir eğitmenin amacı kendi uzman olduğu konuyu aktarırken inandığı metod veya eğitim biçimi dışında diğerlerini de anlatıp kişinin kendi yolunu çizmesini sağlamaktır.Genelde biz de hocalar herkesi kendileri gibi yetiştirdiler yıllarca.Ben ise öğrencimin kendi yolunu bulmasını sağlıyorum,b enim taklidim olmasını değil.
Oyunculuk hayatınızda hiç fırsatını bulamadığınız ama deneyimlemek istediğiniz bir rol var mı?
Tiyatro da olmadı zaten oyunlarımı kendim yönettiğim için istediğim her rolü alıyorum, Şaka tabi. Rolü kim hakkediyorsa onundur.Tv de ise hep komedilerde oynuyoruz. Bazen kötü adam gibi şeyler oynamak istiyorum ama ülkemizde üzerinize bir şey yapışınca kalıyor maalesef.Bu adam komedi oynar diye.Oysa oyuncu her şeyi oynar.

Oyunculuğun güzel ve zevkli tarafları var elbet. Ancak bu mesleğin zorlukları neler? Oyuncu olmak isteyenler kendilerini nasıl hazırlamalı?
Zorluğu çok sadece başta görünmüyor.Bir kere delirmeye çok müsait bir iş.Eğer sağlam insan temelleriniz yoksa 2 alkışla kendinizi küçük dağları yaratan bir küçük salak olabilirsiniz.Üstelik her yaptığınız iş yeni bir kabul görme çabasıyken. Oyunculuk yaratım süreçlerinde sıkıntı,uykusuz geceler demek. Saatler süren prova ve ezber demek.Devamlı terlemek ve kendinden memnun olmamak demek. O rol için mücedele eden meslektaşlarınla acımasız bir savaş demek.Kendi işin olmayan işlerin sahibi gibi davranıp,kendin olmayan birinin kılığına girip onun gibi belirli bir süre yaşamak demek.Kendi kendine konuşup aynalar karşısında kendine oynamak demek. Al sana çoklu kişilik bozukluğunda şizofreniye uzanan bir süreç..

 Bu mesleği bırakmayı hiç düşündünüz mü? Sizin için ne ifade ediyor?
Asla düşünmedim hatta başka iş yapabileceğimi de düşünmedim. Benim için yaşam merkezi Tiyatro.Oyunculukta bunun merkezinde.

 Son zamanlarda neler yapıyorsunuz vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz? Gelecek dönemlerde sizin adınıza gelmiş projeler var mı?
Pandemi süreci evde karantinada bol bol oyun okuyor film izliyorum.Hergün düzenli spor yapıyorum ve yeni oyunumu yazıyorum.İlk perdesi bitti. Adı Son gülüşte aşk.Belki önümüzdeki sezon onu yaparım.Şu salgın biter bitmez eğitimlerime ve oyunlarıma dönmek istiyorum tabi.
 Oyunculuk hayatınız da rol aldığınız ve oynarken zorlandığınız bir karakter var mıydı?
Çok yok ama 2000 ile 2005 arası alternatif olan ve performansa dayalı oyunlarda fiziksel zorlanmalarım olurdu.Şimdiki gibi komedi yada popcorn oyunlar oynamıyorduk.Gençlik ateşi işte...

 Son olarak SinemaPort okurlarına ve sizi sevenlere neler söylemek istersiniz?
Öncelikle herkes gibi şu lanet salgın süresini tüm insanlığın en az zararla kapatmasını temenni ediyorum.İnsanların tekrar kucaklaşıp yan yana olabildikleri beraber eğlenebildikleri bir normale dönmeleri en büyük duam.Bizim sektör içinse ,ekmeğini sahneden teriyle kazanan oyuncusundan, müzisyenine ,set işçisinden, sanatçısına kadar herkes inşallah tekrar ekmeklerine tutunup işlerine dönebilirler.Size de teşekkürler bana vakit ve yer ayırdığınız için.İnşallah beraberce bu günleri ileride acı bir gülümseme ile hatırlarız.Bir süre daha evde kalacağız  ama daha güçlü döneceğiz, zira hayat eve sığar ama sanat eve sığmaz.

Röportaj : Mehmet Ali Kıcım - SinemaPort