sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Röportaj 03 Şubat 2021

Beni Bırakma'nın Bora'sı Fatih Gühan, Sinemaport'a Konuştu!

Merhaba Fatih Bey, Sinemaport'a hoş geldiniz. Nasılsınız, öncelikle sizleri daha yakından tanıyabilmemiz için biraz kendinizden bahseder misiniz? Fatih Gühan kimdir? Merhaba, 1993 yılında Uşak’ta doğdum. İlkokuldan itibaren aklı fikri oyun oynamakta olan haylaz bir çocuktum hani şu hep zeki ama çalışmıyor dedikleri, arka sırada dersi sürekli sabote eden eğlenceli çetedeydim. Sınıf başkanının tahtaya şikayet için yazdığı konuşanlar listesinde en baştaki çocuk. Oyunculuk ile tanışmanız ilk olarak nasıl başladı? Sahneye ilk çıkışım da o yıllarda oldu dokuz yaşında yıl sonu gösterilerinde Barış Manço taklidi yapmıştım, o günden sonra okulda herkes beni Barış Manço taklidi yapan çocuk olarak tanımaya başladı. Okulda ilgi duyduğum ve başarılı olduğum tek alan yıl sonundaki gösteriler ve piyesler oldu. Liseye kadar bu hep böyle devam etti. Aklım fikrim tamamen oyundaydı. Lise yıllarımda belediye tiyatrosunda tanıştığım arkadaşlarımla amatör bir tiyatro topluluğu kurduk ardından Uşak’ta kısa filmler çektik, tiyatro oyunları oynadık. Ne istediğime çoktan karar vermiştim ve Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Ana Sanat Dalı bölümünde akademik eğitimime başladım. Yıllardır sıkıldığım ve çok da hevesli olmadığım okula oyun oynamak için gidiyordum ve artık başarılı bir öğrenci olmak için sadece oynamanız gerekiyordu. Oynadıkça başarılı oluyorsunuz, etrafınızdaki tüm arkadaşlarınız tıpkı sizin gibi oynamak için orada, bu konuda kendimi hep şanslı hissettim hep olmak istediğim yerdeydim. Okul dışında arkadaşlarımla birlikte bir özel tiyatro kurduk birçok oyun oynadık. Okuldan sonra da Ankara ve kamera önü başladı. Kameralar karşısına ilk kez 2017 yılında ‘Beni Affet’ adlı televizyon dizisi ile geçtiğinizi biliyoruz. Şimdilerde ise atv ekranlarında hafta içi her gün yayınlanan Beni Bırakma dizisinde ‘’Bora’’ karakteriyle izlemekteyiz. Öncelikle dizi nasıl gidiyor. Dizinin günlük dizi olması yorucu oluyor mu? Beni Affet dizisinde ‘’Cihan’’ karakterini oynadım yirmi bölümlük bir hikayesi vardı o karakteri biraz bozdum biraz esnettim seyirci de sevdi keyifli bir karakter çıktı ortaya. Hikaye bittikten sonra aynı yapım şirketinin yeni dizisi olan ‘’Beni Bırakma’’ için ‘’Bora’’ karakteri geldi yine yirmi bölüm sürmesi planlanan bir karakterdi. Bora “kötü karakter” diyebileceğimiz izleyicinin çok sevmesi mümkün olmayan bir karakterdi fakat herkesten önce rolümü ben sevdim onun bakış açısından haklı taraflar buldum ve bunu seyirciye yansıttığımı düşünüyorum. Burada senaristlerimize teşekkür etmeden geçemem baştan sona tam bir uyum içinde çalıştık benim yaptığım tüm manevraları onlar çok hızlı gördü ve isteklerine ben hızlı karşılık vermeye çalıştım. Yönetmenlerimiz olabildiğince özgür bıraktı ve ortaya bugün 550 bölümü aşan bir karakter hikayesi çıktı. Dizimiz 4 sezondur başarıyla yoluna devam ediyor. Günlük dizi yapısı itibariyle çok yoğun tempoda çalışmayı gerektiriyor haftada 275 dakikalık yayın yetiştirmeye çalışıyoruz. Haliyle bu zamanla ilgili zorluklara sebep oluyor. Fakat uyum içinde ve bu işi yıllardır yapan bir ekip var zorlukları hızlı aşabiliyoruz. Asla yorulduğumu söyleyemem aksine tecrübe kazandıkça oynama iştahım giderek artıyor. Bu arada bugüne kadar çeşitli tiyatro oyunlarında da rol aldığınızı biliyoruz. Yeni tiyatro projeleriniz olacak mı? Ayrıca bildiğiniz gibi pandemi sürecinden de en çok etkilenen alanlardan biri görsel sanatlar oldu. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz? Maalesef içinde bulunduğumuz pandemi sürecinden en çok zarar gören sanat dalı sahne sanatları oldu. Tiyatrolar kapanmak zorunda kaldı. Bu süreçte gerekli desteklerin yapılmaması durumunda Türk Tiyatrosunun büyük bir sorunla ve bin bir zahmetle açılan özel tiyatroların tamamen kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu düşünüyorum. Hepsinden önce tiyatroya izleyici olarak gitmeyi çok özledim ve sonra tabii sahnede olmayı. Pandemi sürecinden önce üzerine konuştuğumuz ve çalışmak için hazırlandığım metinler vardı fakat süreçle birlikte her şey bir süre askıda beklemek zorunda kaldı. Sürecin biran önce normale dönmesini ve tiyatro salonlarının seyircilerine kavuşacağı o günü özlemle bekliyorum. Beni bırakma dizisinde canlandırdığınız ‘’Bora’’ karakterinin sizce nasıl bir karakter olduğunu düşünüyorsunuz? Mesela biraz sert adam karakteri diyebilir miyiz? Bu konuyla ilgili nasıl geri dönüşler alıyorsunuz? Bora’nın mantığı ve aklı tamamen tutkularına hizmet ediyor. Zaman zaman sert veya aşırı davranışlarının olmasının sebebi de bu. Ben her zaman oyuncu olarak hikayemi yetimhanede büyümüş, salt anne sevgisinden uzak kalmış bir adam üzerine kurdum. Birisini sevdiğinde ya da birisine öfkelendiğinde hep ölçüsüz, sevilmediğini hissettiğinde hırçın. Benim açımdan bakıldığında oldukça hüzünlü birisi. İlk günden bu yana seyircinin sosyal medyada yaptığı tüm yorumları, bana gönderdiği tüm mesajları okuyorum yaptığım işin seyircideki karşılığını çok önemsiyorum. Seyirci bora karakterini her şeye rağmen seviyor çünkü onun hikayesine inanıyor, evet yaptıklarını onaylamıyor ama ona inanıyor ve zaman zaman sempati duyuyor. Aldığım geri dönüşlerden mutluyum. Genelde sokakta birdenbire çok kötüsün ‘’Bora’’ diye çok seslendikleri oluyor o anda ne diyeceğimi çok bilemiyorum açıkçası daha çok bir durum komedisine benziyor o anlar. Hiç tanımadığım birisi birden karşıma geçip. Niye bu kadar kötüsünüz diyor ve ben doğal olarak kem küm senaristler öyle yazıyor diyen birisi oluyorum o anda. Seyircinin görür görmez duygusunu paylaşabilen bir samimiyette olması beni mutlu ediyor. İzleyicilerimize dört sezondur devam eden ilgileri için çok teşekkür ederim. Oyunculuk dışında boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Aslında oyunculuk dışındaki zamanlarımda dolaylı olarak oyunculuk için çalışmakla geçiyor. Haftanın altı günü günde 8-16 saat arasında sette oluyorum. Arta kalan zamanımın büyük çoğunluğunu antrenmanlara ayırıyorum haftanın beş günü boks, crosfit ve fitness dan oluşan bir antrenman-ders programım oluyor. Set saatleri ne kadar sürerse sürsün bu disiplini koruyan Arif Hikmet Özlü hocam gece yarısı 1 ya da sabah 5 fark etmeksizin antrenmanlar için stüdyosunu açıyor ve antrenmana başlıyoruz. Haftada bir gün dans dersim var. Okuldayken ihmal ettiğim dans derslerimin telafisi. Genelde dersler öğlen saatlerinde olurdu ve öğlen saatlerinde GSF kantini dans dersinden daha cezbedici oluyordu. Film izlemek ve okumak beni dinlendiren aktiviteler, dinlenme zamanımda filmler ve kitaplar var. Üniversitede başlayan ve keşfettiğim bir yazma isteğim var zaman zamanda burada dinleniyorum. Gelecek dönemler için yeni projeleriniz var mı bahsedebilir misiniz? Şuan devam eden bir projenin içindeyim. ‘’Beni Bırakma’’ sezona iyi başladı ve öyle devam ediyor. Bakalım zaman neler getirecek ben de merak ediyorum. Katlanılmaz gerçekliği çocukça oynanan bir oyunun içine bıraktığınızda hafifliyor, çözünmeye başlıyor çözündükçe anlaşılır oluyor, karası maviye çalıyor. Bazen büyük büyük konulara çocukça yaklaşmak gerekiyor sanırım. Mesela hayat mücadelesi mesela kariyer. Okuldaki hocam, çocuklar ve ihtiyarlar asla yanlış oynamaz derdi. Son olarak Sinemaport okuyucularına ve sizi sevenlere neler söylemek istersiniz? Sinemaport’a çok teşekkür ederim. Güzel, güneşli, kalabalık, mesafesiz, sağlıklı günlerde buluşmak üzere herkese sağlıklı günler diliyorum. Yeter ki sağlık olsun gerisi nasıl olsa halledilir.