sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Röportaj 25 Temmuz 2023

Ünlü Oyuncu Bülent Çolak Sinemaport'a Konuştu: "Bu Rol için Kafamın Ortasını Usturaya Vurdum"

Merhaba Bülent Bey, hoş geldiniz. Sizi Geniş Aile dizisindeki Ulvi karakteri ile tanıdık ve çok sevdik, izleyicilere kendinizi hayran bıraktınız. Öncelikle biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Kartal Esentepe'de Sultan filminin gecekondu atmosferine benzeyen bir işçi mahallesinde büyüdüm. Baharları çingene çadırlarının çayıra kurulduğu, at arabalarıyla gecekondu insaatlarından çimento kağıdı toplanan zamanlardı. Gölde japon balığı, sazan yakalayıp evin avlusundaki kuyuya atar saatlerce onları seyrederdik. Evde bir duvar halısı vardı; saraydan kız kaçırma temalı… ona bakar hayale dalardım çocukken. Atların dört nala sesleri gelirdi kulağıma,sillahımla saraya ateş eder kızı kaçıran yiğitlerden biri olurdum. Halıdaki resim canlanırdı. İlk oynadığım film bu; duvar halısı :)

Oyunculuğa başlama hikayenizi anlatabilir misiniz?

Oyuncu olmak gibi bir hayalim yoktu aslında. 96 senesiydi 18 yeni bitmişti; bir gün minibüste giderken çöpe atılmış siyah vitrin mankenlerini gördüm. Çoktular ve hepsi üst üste yığılmış resmen bienal gibi öylece duruyorlardı. Hepsini toplayıp kültür merkezine gittim ve depoya kaldırdım. Sahne amiri Raif abi sordu; “ne bunlar n’apıcan bunlarla?” dedi. ”Bilmem…dursun ben bunlarla bişi yaparım muhakkak…”dedim. Naptığımı bilmiyordum aslında sadece mankenlerden çok etkilenmiştim. Akşam eve gittiğimde haberlerde Ortadoğu'daki katliam görüntüleri vardı. Vahşet doluydu… insanlar yerde cansız yatıyorlardı. Benim yığılmış siyah mankenlere benziyordu gördüklerim. O akşam birden kararımı verdim ve savaş temalı şiirlerden kolaj bir metin hazırladım. Cahil cesaretiyle giriştiğim bu iş mesleğim olacaktı haberim yok. Oyunu da sadece bir kez oynayabildim o da ayrı. Bu işte alaylıyım. Bir çok kez denedim konservatuar sınavlarını ama almadılar. Sonra buralara kadar sürüklendik işte.



Oynadığınız hemen her karakterin çok ilgi görmesi, sevilmesi hatta fenomene dönüşmesi durumu oluyor. Neler söylemek istersiniz?

Her seyden önce ben bu hikaye anlatma sanatını tutkuyla ve heyecanla yapmaya çalışıyorum. Kadim zamanlarda bizim işimizi şamanlar yapıyormuş biliyor musunuz? Kendi klanına duru görüleriyle büyüleyici hikayeler anlatıp  onları şifalandırır özgürleştirirlermiş. Bugünlere geldiğimizde ise sadece titizlikle ve samimiyetle oynamaya çalıştığım karakter üzerinden özgürleştiğimi hissediyorum. Aslında akıl sağlığımı korumak için bu işi yapıyor ve belki şifalanıyorumdur da. İşinizi saf bir niyetle yaptığınızda yankısı seyirciye kadar gidiyor ve karşılık buluyor bence.

Hem komedi projelerinde rol alıyorsunuz hem de dram, peki siz hangisine daha yakın buluyorsunuz kendinizi?

Her ikiside bir aslında. Hayatta komik olan şeylerin kaynağına vardığınızda orda acıyı görürsünüz. Bu yüzden komedi oyuncularının dramda daha derin izler bıraktığını biliriz. Haliyle ben trajikomik hikayeler seviyorum.

Komedi dizileri, güldürü programları ve son dönemdeki komedi filmleri hakkında neler söylemek istersiniz? Takip ettiğiniz ve beğendiğiniz yapımlar var mı?

Valla son zamanlarda bende herkes gibi “Gibi” yi izliyorum. Güldüm ve çok sevdim de bi yandan. Hiç bir şey hakkında saçma sapan bir durum komedisi! Ve en önemlisi bu komikliği gayet ciddi oynuyorlar. Bu benim için yeterli.




Bir oyuncu oyunculukta kendine belli sınırlar koymalı mı yoksa her rolü oynamalımıdır?

Bence her role sulanmasak daha iyi olur. Sonuçta cast diye bir şey var yani. Rolle bütünleşmek herkese nasip olmayabilir.

Bu arada Tiyatro grubunuzun olduğunu biliyoruz. Devam ediyor musunuz ve nerede faaliyet gösteriyor? Turneleriniz oluyor mu?

Yeniden Semaver Kumpanya'dayım. 2002'den 2011 yılına kadar orada aktiftim. Sonra uzun bir süre ara verip başka tiyatroların yapımlarında çalıştım. Şimdilerde 20. yılını kutlayan Semaver’e yeniden döndüm ve “Herkül” diye bir oyun yaptık ve hayalimiz bu oyunla çok yere gidip çok seyirciye ulaşmak tabii ki. Bu arada geçen sezon “2k 1h” (iki kalas bir heves) tiyatrosunda Öner Ateş’in oynadığı  “Bir Evlilik Müzikali” adlı oyunu sahneledim. O da çok eğlenceli bir oyun oldu ve yolculuğuna devam ediyor.

Daha önce bir kısa filmde de rol aldınız. Peki kısa filmde oynamayı kabul etmenizdeki etken neydi?

Kısa film çalışmalarını seviyorum çünkü; kısa bir zamanda hem rafine hem de yoğunluklu olabilen  hikayelerin özüne inmesi gerekiyor. Bu başta kendine bir meydan okuma aslında. Hem yazan yöneten hem de aktör için.



Birazda yeni projeler hakkında konuşalım istersiniz. Üzerinde çalıştığınız dizi ve sinema projeleriniz var mı? Biraz onlardan bahsedebiliyor muyuz?

Yeni çalışmalar yolda tabii ki… fakat kafamda benim tasarlayıp yazmak istediğim bir dizi hikayesi var bu aralar. Bunun için konuşmak henüz erken tabi. Geçen sene çektiğimiz işler yeni vizyon görüyor daha. Şimdilik onlarla idare ediverin :)

Bir taraftar filmi de diyebileceğimiz “Aşkın Saati 19:03” filminde yer almıştınız. Set ortamı nasıldı? Pascal Nouma ile aranız nasıldı?

Aşkın Saati filminde Makas adlı bitirim bir karakteri canlandırıyorum. Pascal'la sete gelir gelmez frekanslarımız tuttu tabi. Varlığı ve dinamik enerjisiyle tüm seti  motive etti valla! Takipleşmeye başladık diyelim :)



Dijital platformda “İllegal Hayatlar” ve “Hazine” isimli 2 projede yer aldınız. Oynadığınız karakterler nasıl? Biraz bahseder misiniz?

İllegal Hayatlar filminin  senaryosu ve politik mizahı çok hoşuma gitti. Mahsun'un açık düşmanı Koray'ı canlandırdım. net kötü ve namussuz bir adam Koray. Hazine filminde ise Defineci İlyas'tım. Senaryosu benim karanlık mizah anlayışımı yansıtıyor adeta. Yapım, yönetim, set ve oyuncu kadrosuyla bence süper lig bir iş çıkardık!

Şuanda devam eden projeleriniz var mı? Biraz bahseder misiniz?

Bu aralar ise; Dersim (Tunceli) Ovacık'ta yine politik mizahın işin içinde olduğu "Başkan" adlı filmi çekiyoruz. Senaryo ve yönetmenliğini arkadaşım Ulaş Bahadır yapıyor. Yapımcısı ilk işleri olacak olan A Time Medya. Dengesiz Berber Sefer karakterini canlandırıyorum. Bu rol için kafamın ortasını usturaya vurduğum da doğrudur yani.

Son olarak Sinemaport okuyucularına ve sizi sevenlere neler söylemek istersiniz?

Ege'de yolumu kaybetmiş ve bir ihtiyara gideceğim yeri sormuştum. O da bana ”yolu bırakma…” demişti.