sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Büyüteç 01 Ekim 2021

Mehmet Ali Kıcım'dan 3 Yeni Film İncelemesi: Sonsuzluk ve Bir Gün, LOTR & Akıl Oyunları

SONSUZLUK VE BİR GÜN

Yönetmenliğini Theo Angelopulos’un üstlendiği, senaryosu ve müzikleri ile 1998 yılında adından çokça söz ettiren bir dram filmidir. Filmdeki ana karakterimiz Alexander ciddi bir şekilde hastadır ve ertesi gün gireceği bir cerrahi operasyondan sağ çıkamayacağını düşünmektedir. Ölmek üzere olan bir şairin mülteci bir çocukla tanışması ve onun sorunlarına kendini dâhil ederek bir bakıma kendi sorununu ve sonunu ertelemesini anlatıyor. İnsanın kendi sonundan asla kaçamayacağı gibi insanın kendi toplamından başka bir şey olmadığını sinematografik olarak dramatik ve çarpıcı şekilde bize gösteriyor. Yaşadığı dönem boyunca yaptığı hataları hatırlayıp keşkelerine ve onun içsel yolculuğunu çıktığını görmekteyiz.



Gelecekte pek umut kalmayınca insanlar geçmişe yönelir. Bu anlatıyı, karakterimizin durumunu aristoteles’in söylediği bir sözle daha pekiştirmek istiyorum.

Aristoteles yaşlılar hakkında diyor ki: Hayatlarını umutlardan çok anılar yönlendirir, çünkü önlerindeki hayat kısa, geçmişleri uzundur ve umutlar geleceğe, anılarsa geçmişe dönük olur.

Sonsuzluk ve bir gün filmin de de karakterimizin geçmiş sonsuzluğuna ve son gününe odaklanıyoruz. Bu yolculukta ise kendimize her anlamda bir koltuk bulabiliriz.

Şiirsel anlatının ve bolca dramın hakim olduğu Sonsuzluk ve Bir Gün filmini, filmde geçen bir sözle sonlandırmak istiyorum.  



Dünyadaki son gününde anılar ve hülyalar arasında gidip gelirken, şair Alexander şöyle sorar:

“Neden Anna, neden hiçbir şey beklendiği gibi olmadı? Neden çürüyüp gider insan sessizce, acıyla, ihtiras arasında parçalanarak? Ben neden hayatı sürgündeymiş gibi geçirdim? Söyle bana Anna, insan neden bilmez nasıl seveceğini?”

1998 yılının en iyi filmleri arasında gösterilen Sonsuzluk ve Bir gün filmini izlemediyseniz kesinlikle izlemenizi öneririm.

LORD OF THE RINGS: YÜZÜK KARDEŞLİĞİ

İngiliz filolojist ve Oxford Üniversitesi profesörü J. R. R. Tolkien'in yazdığı epik fantezi türündeki romandır. Hikâye, Tolkien'in çocuklar için yazdığı 1937 tarihli Hobbit'in devamı olarak başlamıştı ancak sonunda ondan çok daha büyük bir eser haline geldi. Tüm zamanların en çok satan romanları arasında ikinci sırada yer almaktadır. Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin tamamı, Peter Jackson'ın yönetmenliğinde çekilmiş sinema tarihinde en çok ödül alan film olarak literatürde yer almaktadır.  



Mutlak güç ve hâkimiyet arzusu orta dünyadaki tüm ırklarda vardır. Bunu gören Sauron tüm ırklara güç yüzüklerini vermiş ve onların kontrolünü ele geçiren en kudretli yüzüğü kendisi için yapmıştır. Böylelikle dünyayı karanlığa sürükleyip egemenliği sadece kendisinin olan bir dünya kurma amacındadır. Bu amaçla insanlığın sonunu getirip Orklar’ın ve barbarların hüküm sürdüğü bir dünya yaratmak ister.Üçlemenin ilk filminde yüz yıllardır suların derinliklerinde gömülü olan dünyanın kaderini değiştirebilecek kudrete sahip güç yüzüğü bir şekilde Smeagol’un eline geçer. Geçip giden seneler boyunca yüzük onu fiziksel ve ruhsal açıdan değiştirir. Bir gün yüzüğü kaybeder ve o an orada bulunan Bilbo Baggins’in eline geçer. Yıllar sonra onun Güç yüzüğü olduğu Gandalf tarafından anlaşılır. Orta dünyanın kaderi artık Bilbo’nun yeğeni Frodo’nun yüzüğü hüküm dağına götürebilmesi için ona yardım etmek üzere kurulan Yüzük Kardeşliği ekibine bağlıdır.



Yüzüklerin Efendisi Film Üçlemesi birçok rekora imza atarken, sayısız başarılara da sahiptir.Film daha çıkmadan "Yeni Yıldız Savaşları" olarak anılıyordu. İlk filmin fragmanı izlenme rekoru kırdığı görülmektedir. Sonrasında ise birçok ülkede açılış rekoru kırmıştır. Birçok eleştirmenin oyuyla Dünya'nın en iyi filmleri arasına girdi. Birçok film oylama sitesinde çok yüksek puanlar aldı. 2003'te ikinci defa bir film 1 milyar dolar gişe yaptı ve 2009'a kadar yani 6 sene boyunca 2. sırada durdu. İlk film 4, ikinci film 2, üçüncü film 11 Akademik Ödül aldı. Böylece üçleme en çok Akademik Ödül kazanan film serisi oldu.



Peter Jackson, sinema tarihinde bir ilki gerçekleştirerek her biri en az 3 saat uzunluğundaki bu 3 filmi art arda, hiç birini gösterime sokmadan çekti. Çekimlerden sonra gülerek "Bunu yaptım ve hiç kimsenin neden yapmadığını artık biliyorum ve muhtemelen bir daha ben de yapmayacağım." diye belirtti. Tabi üç filmi art arda çekmeden önce yapılan hazırlık belki de çekim sırası kadar önemliydi. Yüzüklerin Efendisi'nin daha çekimleri başlamadan tam 3 yıl 6 ay önce çekim hazırlıkları başlamıştı. 

Kendi içinde çokça büyük bir evreni okuyucusundan yazarına herkesi memnun edecek şekilde çekip yayınlamak çok zor bir iştir ancak Peter Jackson bunu aldığı ödüllerle ne kadar iyi yaptığını ve günümüzde bile hala yüzüklerinin efendisi ile karşılaştırılıp sınıfta kalan birçok film olduğunu görmekteyiz. Dünya sinema tarihinde yeri mühim olan yüzüklerin efendisi üçlemesini izlemenizi kesinlikle öneriyorum.

AKIL OYUNLARI

Senaryosunu Akiva Goldsman'ın yazdığı filmin yönetmenliğini Ron Howard üstlendiği Sylvia Nasar'ın aynı adlı 1997 yılında en çok satan Pulitzer Ödülü'ne aday gösterilen kitabından esinlenmiştir.



Filmde, Amerikalı bir matematikçinin hayatını anlatmaya üniversitede okuduğu yıllardan başlamaktadır. Başrolümüz John Ferbes’in dönemin toplumsal yapısı ve kendi kimliği ile alakalı bir iletişimsizliği vardır ve aynı zamanda başrolümüzün de filme etki eden bir rahatsızlığı olduğunu görmekteyiz. Yaşadığı bu iletişim sorunları da zaten filmin ana hatlarını oluşturmaktadır. Matematik alanında bir teoriyi geliştiren Ferbes’in hayat hikâyesini, yaşadığı içsel zorlukları çarpıcı bir şekilde anlatmaktadır. Russel Crowe’un oyunculuğunu da anmak gerekiyor. Zira bu film başlı başına bir oyuncu filmi olmuş ve bu filmdeki karakterimizi bana göre çok iyi oynamış ve bize öyküyü çok iyi yansıtıyor.



Akıl oyunları filminde insan zihninin bozulduğu tıkandığı noktalarda kalbin, duyguların bize yol gösteren bir rehber olabileceğini göstermektedir. Hatta insan zihninde kurulan kötücül bazı parazit fikirlerden kurtulmanın yolunun, kalpteki sevgiden geçtiğini vurguluyor. İnsan aklı bazen gerçeği keşfetmekten çok onu kendine uygun hale getirebilir ve bununla başa çıkmanın en az mantığımız kadar kalbimizden geçenlere de güvenmek olduğu filmde bize vurgulanmaktadır.

Özgün bir senaryoya sahip olan, ünlü oyuncu Russel Crown’un başrolde oynadığı akıl oyunları filmi ilk çıktığı zaman yaklaşık 2 M sinemasever tarafından izlenmiş. Toplamda ise 6 dalda Oscar’a aday gösterilmiştir. Eğer bu filmi izlemediyseniz kesinlikle izlemenizi öneririm.

Mehmet Ali KICIM